1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2176
Okunma
Söz pîri, her deyişte,
Ak etti yüzümüzü.
Sevişte-düşünüşte,
Parlattı közümüzü.
Kor düştü can içine;
İrfân, ihsân içine.
Aşk ile sevincine,
Açtırdı gözümüzü.
İndi, derine indi;
Âşık-mâşûk sevindi.
Sancı, doğmadan dindi;
Berkitti özümüzü.
Vurdu, kelepçe kine;
İlkin kendininkine.
Kör nefsin kemendine,
Sur etti tözümüzü.
Kök varlığım-sevgilim:
Diliydi, görklü dilim.
Hür gönül sesim, benim;
Türkçe’yle dedi sözü.
Gezdi, yayla-ovayı;
Şenlendirdi yuvayı.
Dostun gönül sarayı,
Işıttı göğümüzü.
Çıktık sâlimen düze;
Şükür, vardık gündüze.
Aşk sundu şehrimize;
Donattı gönlümüzü.
Ne göz, dünyâ malına;
Mavi, yeşil, al’ına.
" Çıkıp erik dalına,
Yedik üzümümüzü."
Karayı seher etti;
Saf taşı cevher etti.
Sevgiye rehber etti,
Dağ ile düzümüzü.
Kalem kâğıt, ok-yayı;
Deme: Ok var, yok yayı!
Ok’u da çok, çok yayı.
Ördü aşk örgümüzü.
Yesevî, Hacı Bektaş,
Mevlâna, cana candaş.
Resûl-i Ekrem yoldaş,
Gösterdi yönümüzü.
Sözü, öz mânâsında;
Güzellik, mayasında.
Hakikat aynasında,
Tanıttı bize, bizi!
M.Hâlistin KUKUL
5.0
100% (3)