2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1097
Okunma

giden bir kadın için
‘’ boynunda gümüş taşıyordu ‘’
dedikleri
ölü bir adam tanıyorum
diviti hokkası şiiri
kurudu kaldı
ardından bakan kadınlar
‘’ hiçbir kelam etmedi ‘’ deseler de
yazdıkları okunur olsaydı
fincandan kayıklar yüzdürdükleri
o kadınla o şehirden giden rüzgara
saçlarını verirdi
‘’ bundan mütevellit ‘’
kimseye söylemedim hatıratını
oysa asırlar sonrasına
uyanacakları bu uykudan dem
geceye düşen her izin aklını alırdı
ikimizinse öcünü aldı
şimdi gökyüzünde çığırtkan
kuşlarla oynayan bulutlar gibi devasa
kemik yığınlarıyla dolu
toprağın altında sabi bir ölüyüm
ister bu hatıratı derle topla çöpe at
ister ömrümüzün sonuna kadar sakla
yani ne olur ki sonumuz
bir varmışız baktın ki bir de yokmuşuz
biraz gümüşümüz kararır içimizde
gökyüzünün mavisi solar biraz
yırtılır tül perdemiz ne gam
içeri buyur ederiz bütün çıkanları
pusuya düşen kelimeler dağılır
bakmışsın başka köşelerde ağlarız
hep yazmıştık bu sefer konuşuruz
hem de Tanrının huzurunda
gülmüş bakarsın yüzümüz çocuklarımıza
gölgelikte bir akşam sefasında
5.0
100% (4)