7
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
2559
Okunma

‘’Dinle ney nasıl şikayet ediyor
Ayrılıkları nasıl hikaye ediyor’’
Ayrılıklar Mevlana
-Hasretler-
Diyorum ki
Açlığı soğuğu
Ateşi ve ölümü yaratan Tanrı
-Ne vardı sanki-
Ayrılığı yaratmasa
İki kere ölmek olsaydı
Bin kere ölmek
Ayrılık olmasaydı
Hasret olmasaydı Mevlana
Şems de olmazdı mutlaka
Ve o çocuk için
O kurt yavrusu için
Kaf dağı da olmazdı şüphesiz
Ve ben
Soylu bir hasret in ozanı olmazdım
-Soylu bir hasret-
Zorlu bir hasret diyorum da
Soruyorlar
‘’Hasretin mi büyük Allahın mı’’
…
İki kere ölmek olsaydı
Bin kere yanmak cehennem ateşinde
Ayrılık olmasaydı
Ayrılık olmasaydı Mevlana
Günahımızda olmazdı
Olmazdı ki
Günahkar yapıyor insanı bu hasret
‘’Gel gel ki
Ayrılığınla ne akıl kaldı bende ne din’’
Sen ‘’ gel’’ demektesin
Ben gitmekten yanayım
Deli ırmaklar
Yüce dağlar
Ve ucu bucağı olmayan bozkırlarda
Bir kısrağın memesinde mey
Bir rüzgarın soluğunda ney
Tanrı yanı başında –Yakınında-
Orda lafla değil
Şiirle konuşulur
Bilekle değil silahla değil
Yürekle dövüşülür
Bir sevda ki
Öyle bir sevda ki erinde dişisinde
Ördek gibi değil kaz gibi değil
Boz kurtça sevişilir
Velhasıl Mevlana
Senden tamı tamına 716 yıl sonra
Bir vatan özledim
Bir soy özledim
Bir iman özledim
Sordular
‘’Hasretin mi büyük Allahın mı’’
‘’Yakınların zulmü en çetin zulümdür
İnsana Hint kılıcından beter işler’’
Kalktı kılıç düştü kelle
Keşke iki kere düşse
Bin kere gelse ölüm
Ama ayrılık Mevlana
Ama hasret
Yakınların zulmünden baskın
Hint kılıcından keskin
Hasret Mevlana
Hasret daha da büyüdü şu sıralar
11,04,1989 Eskişehir
5.0
100% (11)