2
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
780
Okunma
mengüç kaldırımlarında
ayrılığa acemi adımlar
cömertliği bitmiş gün’ün
gene siftahsız toplanıyor bakırlar
acele geçmeliyim fırın önünden
lavaş bu
sen gibi kokar
son dikişini vuruyor pineciler
ayrılmasın diye tabanla deri
etten kemiktenim
derdin ya hani
başka hesaplar çıkıyor
narh’a vurunca gözlerini
halay’ı bitecek az sonra kaya gölgelerinin
onbeşime kadar düz gittiğim yollar
şimdi ne kadar da derin
kale zindanlarına sarkmış salkım söğütler
bir de zindanlarımda senin sözlerin
acelen ne ufku boyayan sıvacı
son defa karanlık çöküyor bu kasabaya
boş ver siyahı
fıçılarında kaldı hep kırmızı
bu günlük olsun sür kırmızıyı
doya doya
bir gençlik bir şehir bir sevda
kaç koltuğa sığar ki
ve kaç sürü deve ürkütsem dökülür koltuklarımdaki
kaç fırçacı tutarsan tut
ufkum gene mavi
gene ben sana baki
kasım
5.0
100% (5)