Okuduğunuz
şiir
5.3.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Kendi İpimi Voltaladım..
Yine gökyüzü kadar mesafe düştü payıma Gözlerime infilak Gece çekilse üstümden Gözyaşlarım çırılçıplak kalacak Yokluğundan Acemi kaçışlara vururum kendimi Geç kalınmış zamanların garında Çığlık çığlığa bir tren geçer Vagonlara yüklenmiş yetim bakışlar Üstü başı is kokar Duman tüter başında şehrin Yüzüme yakışsa da siyahi hasret Ben hâlâ Bir çift mavinin müebbetiyim..
Kelimelerime bıraktığın sancıdır Seni sana yazdıran Hani bir yarın uyanacaktı Emeği gagasında kuşlara gülümseyen Küçücük avuçları yurt bilmiş Gözyaşımla yıkadığım taşlarla Hani bir yer yatağında oturup Bilinmezliğimize fal açacaktık Sümer rahiplerinin ruhuyla..
Her yanım surdan uçurum Yalnız hasret yaşar oyuklarında Hiçbir masalda anlatılmam da Bütün surlarda sallanırım Bazen bir bayrak Bazen de bir çığlık olarak..
Ay memesinden ölüm sağarken Felsefik türkülere sarılıyorum Neden ile nasılın hançerinde Senin elinle doğranıyorum..
Üç vakte kadar kuşlar halay çekecek Toprak yaşlanmışlığıyla Hilkat fukaralığıma Ah sen Tüm zamanlarımı gölgene adadığım fani Vuruldum Deniz bakışlı bir çocuğun darağacına Sonra kalktım Gece üçten sonra kendi ipimi voltaladım Şimdi kucakla sarhoş gün doğumlarını Üç renkli çelenk taşı Unutma yalnızlığıdır ölüyü örten Bilemezsin Boynuma en uzun şiir lekesi astın Ah sen Kapanan gözlerimde kaç düşü kundakladın..
(Şiirime ve şiirlere gösterdikleri ilgi,verdikleri değer için sitemiz yönetimine ve seçki kuruluna teşekkür ediyor saygılarımı sunuyorum)
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Çığlık çığlığa bir tren geçer Vagonlara yüklenmiş yetim bakışlar Üstü başı is kokar Duman tüter başında şehrin Yüzüme yakışsa da siyahi hasret Ben hâlâ Bir çift elanın müebbetiyim...
tebrikler güzel ve akıcı bir serbest olmuş yüreğinize ve kaleminize sağlık saygılarımla...
Şiiri şimdi yeniden okuyunca; ikinci bölümdeki önerim "yer yatağında bilinmezliğe fal açacaktık", belki ".......................fal açacaktı" biçimi daha şiirsel geldi. * * *
Sevgili Şairim,
Siteye ilk geldiğim günden bu yana, paylaşılan alanın, magazinel bir ortamdan çok, minik bir 'şiir işliği' olması için çaba harcadım. Facebook Şairliği'nden uzak, şiire gerçekten kafa yoran, emek veren kalemlerin çoğalmasını diledim. Ne yazık ki bu, masalsı bir düşünceden öteye geçemedi. Körler sağırlar / birbirini ağırlar... anlayışı egemen oldu çoğu kez siteye.
Yine de umudumu yitirmedim. Zaman zaman bu türden eleştirel yorumlar yazmayı sürdürdüm. Yazdıklarım, elbette şiirin uçsuz bucaksız öznelliğinde, "bence"dir. Sezgisel şeyler.
Kuşkusuz, "şiir böyle yazılır"ı öğretmek gibi, büyüksü ereği de yoktur. Sadece şiirin uzun / sonsuz yolculuğunda, meraklısı için belki yan yolları, patikaları gösteren minik levhalar koyma gayreti. Değişik pencereler açmak başka gökler için. **
eyvallah usta eyvallah. elbette verilen emek paye ve değer bulacaktır. hayli bir zamandır bende siz gibi şiirlerin ''daya iyi nasıl olabilir''in kavgasını verdim durdum. kendi adıma şiir çalışması yağtığım arkadaşlarım bilirler ki; bu gibi fikir teatilerinin, şiirsel doğruların neler kattığını, şiiri ve şairi nereden nereye taşıdığını.
kritikler elbette ayrı bir söylem ve imge yaratmaz sadece görsel şablondaki peysaj güzelliğini o da sadece önerir.uygulamak yine şaire ve buradan örnekleme yaparak kendinde aynı tip hataları gören okuyan kişiler de bundan faydalanır.
bir ince konu da bahsettiğiniz ; "şiir böyle yazılır" meselesi. elbette tüm kritikler o şahsın kendisine göredir. lâkin şunu da kabul etmeli ki; bazı ortak hatalar veyahut bazı aksaklar hepimizde var. ve bunun daha iyisini daha şiirselini öğrenmenin vaya görmenin kime ne zararı olur.
tekrar şiir ve kendi adıma tebrik ettim değerli dost. Sen ve senin gibi ufuk ilaçlarından lazım hem de çokça...
eyvallah usta eyvallah. elbette verilen emek paye ve değer bulacaktır. hayli bir zamandır bende siz gibi şiirlerin ''daya iyi nasıl olabilir''in kavgasını verdim durdum. kendi adıma şiir çalışması yağtığım arkadaşlarım bilirler ki; bu gibi fikir teatilerinin, şiirsel doğruların neler kattığını, şiiri ve şairi nereden nereye taşıdığını.
kritikler elbette ayrı bir söylem ve imge yaratmaz sadece görsel şablondaki peysaj güzelliğini o da sadece önerir.uygulamak yine şaire ve buradan örnekleme yaparak kendinde aynı tip hataları gören okuyan kişiler de bundan faydalanır.
bir ince konu da bahsettiğiniz ; "şiir böyle yazılır" meselesi. elbette tüm kritikler o şahsın kendisine göredir. lâkin şunu da kabul etmeli ki; bazı ortak hatalar veyahut bazı aksaklar hepimizde var. ve bunun daha iyisini daha şiirselini öğrenmenin vaya görmenin kime ne zararı olur.
tekrar şiir ve kendi adıma tebrik ettim değerli dost. Sen ve senin gibi ufuk ilaçlarından lazım hem de çokça...
Üç vakte kadar kuşlar halay çekecek Toprak yaşlanmışlığıyla Hilkat fukaralığıma (Ah sen) Tüm zamanlarımı (gölgene) adadığım (fani) Vuruldum Deniz bakışlı bir çocuğun darağacına Sonra kalktım Gece üçten sonra kendi ipimi voltaladım Şimdi kucakla sarhoş gün doğumlarını Üç renkli çelenk taşı Unutma yalnızlığıdır ölüyü örten (Bilemezsin) Boynuma en uzun şiir lekesi astın (Ah sen) Kapanan gözlerimde kaç düşü kundakladın.. --
Sanırım, şiirin en sıkıntılı bölümü burası. Çünkü aynı anda çok fazla şey anlatmak istiyor ama "şiirleşme" anlamında tökezliyor yazık ki. İlk dikkatimi çeken "ah sen" seslenişi. Modern Şiirde, böylesine şarkı sözünü çağrıştırır dizelere gerek yok. Hilkat, fani gibi sözcükler de şiiri biraz alaturkalaştıran (bazen arabeskleştiren) seçimler. Sonra, üst üste gelen "vuruldum / kalktım / voltaladım" da iyi durmamış, bence. Fazlaca düzyazıya yaslamış. Mutlaka "eksiltme". * Çokça rastladığım bir sesleniş ki bence çok gereksiz: "Bilemezsin" benzeri, "duyuyor musun", "duysana", "anlasana", "görmüyor musun".... gibi şeyler. Katkısı yok bölüme/şiire. * "Tüm zamanlarımı (gölgene) adadığım fani"
Burada minik bir düzeltme Türkçe bakımından: "gölgene" değil > gölgesine, olmalı. *** Bu bölümü, daha kısa öbekler (üçlü/ikili) halinde, yeniden "eksilterek" kurgulamakta yarar var sanırım. Benim çabaladığım, kendimce denediğim, önerdiğim:
üç vakte kadar kuşlar halay çekecek toprak yaşlandıkça hilkat fukaralığıma
tüm zamanlarımı adadığım gölgesine deniz bakışlı bir çocuğun darağacına yetiştim gece üçten sonra kendi ipimi voltaladım
şimdi kucakla sarhoş gündoğumlarını üç renkli çelenk taşı unutma yalnızlığıdır ölüyü örten
boynuma asan en uzun lekesini şiirin kapanan gözlerimde kaç düşü kundakladın
Her yanım surdan uçurum Yalnız (hasret) yaşar oyuklarında Hiçbir masalda anlatılmam da Bütün surlarda sallanırım
Bazen bir bayrak Bazen de bir çığlık olarak.. ---- Burada ilk dikkatimi çeken şey: 'hasret' sözcüğünün yinelenmesi oldu. Girişte de (sondan üçüncü dizede) hasret vardı.Ama o üç dize çıkarsa, buradaki hasret yerinde bir seçim olur. Şair, aynı sözcükleri yinelemekten kaçınmalı aynı şiir içinde. İşlevi olan vurgular dışında. Daha az eylem(fiil) kullanarak dize tasarlamalı. Anlatmaktan çok, sezdirmeli şair. Okura boşluklar, acabalar, çağrışım alanları bırakmalı. O nedenle de bu bölümdeki son iki dize de gereksiz, bence. (Bayrak - Çığlık açıklaması)
Önerim:
her yanım surdan uçurum oyuklarında hasret hiçbir masalda anlatılmam da bütün burçlarda sallanırım -- Bence, bu dört dize yeterli. Daha yoğun bir söylem. * * *
4.bölüm:
Ay memesinden ölüm sağarken (Felsefik) türkülere sarılıyorum Neden ile nasılın hançerinde Senin elinle doğranıyorum.. ---- "felsefik"
Olgun Arkadaşımızın yerinde bir uyarısı vardı. Türküler... Önüne ya da arkasına bir sıfat gelmesine gerek olmayacak denli derin, katmanlı kültürel varlıklarımız. Boydan boya hayat, boydan boya felsefe zaten. Dinledikçe (özellikle de deyişler/nefesler/samahlar/uzunhavalar) yaşamı öğrenebileceğimiz, insan olabileceğimiz hazine.
İlk dizede "ölüm" var ki aklıma hemen ağıtları/uzunhavaları düşürdü. O nedenle türkü yerine bu sözcükler yeğlenmeli, bence.
"neden ile nasılın hançeri" > güzel bir dize ama süreğindeki 'doğranma/kesilme' eylemi, işin büyüsünü bozuyor, sıradanlaştırıyor. Hançer, dedikten sonra artık açıklamaya gerek var mı? Okura ne kalacak? Önerim üç dizelik kurgu:
ay memesinden ölüm sağarken ağıtlara sarılıyorum ( ya da 'uzunhavalara' veya 'bozlaklara') gibi neden ile nasılın hançerine ---------------------------------------------------
Aklıma düşer hemen gelinlerin ağıtı. Şairimiz Sevilay Yücedağ'ın soyadı da o unutulmaz türküyü getirir hatırıma: "Yüce dağbaşında yanar bir ışık..."
Site ortalamasına göre vasatın üzerinde bir şiir. O nedenle de eleştirel bir okumayı hak ediyor. Klişelerin dışında. Teknik anlamda bazı önerilerde bulunmak isterim: 1.bölüm/
Yine gökyüzü kadar mesafe düştü payıma (Kuruldu) gözlerimdeki infilak Gece çekilse üstümden Gözyaşlarım çırılçıplak kalacak Yokluğundan Acemi kaçışlara vururum kendimi Geç kalınmış zamanların garında Çığlık çığlığa bir tren geçer ( önümden ) Vagonlarına yüklenmiş yetim bakışlar Üstü başı is kokar Duman tüter başında şehrin
Yüzüme yakışsa da siyahi hasret Ben hala Bir çift elanın (müebbetiyim..) --- Burada, 2.dizedeki 'kuruldu'ya takıldım. İnfilak'ın kurulması. İnfilak: patlama. İnfilak etmek, biçiminde kullanıyoruz daha çok. "Kuruldu gözlerimdeki infilak" tümcesi, biraz sıkıntılı geldi bana. Başka bir kurgu. Belki: "yine gökyüzü kadar mesafe düştü payıma / gözlerime infilak " biçimi. Benzeri bir şey. * "çığlık çığlığa bir tren geçer (önümden)"
Bu dizede 'önümden'e gerek var mı? Bence yok. Fazlalık. Şiirin her şeyden önce bir sözcük ekonomisi olduğunu unutmamalı şair.
"vagonlar(ı)na yüklenmiş..." Öneri: "vagonlara yüklenmiş..." Daha akıcı bir söylem için.
* "Bir çift elanın (müebbetiyim)"
Bu "müebbet" sözcüğü de yıllardır o denli yıpratıldı o denli çok kullanıldı ki içi boşaltıldı âdeta. Artık gördüğüm yerde "yine mi" diyorum. Bana hiçbir anlam ifade etmiyor. Aklımda Nevzat Çelik'in içli şiiri "Müebbet Türküsü". Anlamını çoktan bulmuş yüreklerde, yıllar önce. "Ben hala" > hala, değil > hâlâ biçiminde yazılmalı mutlaka. Öteki türlü 'babanın kızkardeşi' olur. Bence, son üç dize bölümden atılmalı. Şiire katkısı yok. Necatigil'in unutulmaz uyarısı: "Şiir, kata kata değil, ata ata yazılır."ın ışığında. * Dize sonlarındaki (..) ya da (...) imlerine de gerek yok. Görsel bir yorgunluk. * * * 2.bölüm/ Kelimelerime bıraktığın ( sancıdır) Seni sana / yazdıran/ Hani bir yarın kuracaktın bana Emeği gagasında kuşlara /gülümseyen/ Küçücük avuçları yurt /edinen/ (Gözyaşlarımdan) yıkadığım taşlarla Hani bir yer yatağında ( oturup) Bilinmezliğimize fal açacaktık Sümer rahiplerinin ruhuyla.. -- "kelimelerime bıraktığın (sancı)"
Burada da "sancı" sözcüğünün üzerinde durmalı. çok kullanılmış, heyecan vermeyen bir sözcük. Mutlaka farklı bir şey gelmeli. Hani "sancı" sözcüğünü kullanmadan, onu duyumsatmak çabası, arayışı... Süreğindeki dizelerde üst üste gelen "yazdıran / gülümseyen / edinen" ler de iyi durmamış. Şiiri biraz mani'ye yaslamış. Ses benzeşmelerine dikkat! Ayrıca düzyazıya yaklaşan anlatımlara da. "seni sana yazdıran", "seni bana yazdıran", "bir yarın kurmak" gibi sözler de hiç yeni değil. Daha farklı, okuru sarsacak, kıskandıracak çağrışımlar/sözler bulmalı şair. Daha yoğun, "eksiltmeli" bir dil kurmak anlamında, önerim:
kelimelerime bıraktığın uykusuzluk (ya da benzeri bir şey) hani bir yarın uyanacaktı emeği gagasında kuşlara gülümseyen küçücük avuçları yurt bilmiş gözyaşımla yıkadığım taşlar yer yatağında bilinmezliğe fal açacaktık sümer rahiplerinin ruhuyla ---- Buna benzer bir kurgu, daha yoğun daha az yıpratılmış imge/çağrışım... Bir de sözcükleri kullanmada tekil/çoğul dengesini gözetmek. Gözyaşları yerine > gözyaşı. Çünkü süreğinde "taşlar" var ve çoğul. Sözcükleri fazlaca çoğul kullanmakta, şiiri mani'leştiren bir olumsuz uygulama. ---------------------------------------------------------------------------------------------------
Ben de büyük bir keyifle İlhan dostumun muazzam eleştiri/kritik'ini okudum...
hem şairin hem de senin ellerine sağlık emeğine sağlık usta :)
vallahi ne büyük keyif bu gibi edebi inceleme örnekleri okumak.
bazı arkadaşların hataya bakış açısı olgunlaşmadı hâlâ farkındayım. Ama bunca emek şiir sevdası dışında başka ne için verilir. iyi bilirim ki; bu sentez en az 2-3 saat alır. yazılan şiirler belki 5-10 dakika alırken...
Kendi payıma son derece önemli ve değerli bulduğum eleştirilerinizi ve değerlendirmelerinizi kesinlikle dikkate alacağım.. Çok teşekkür ediyorum ayırdığınız vakit ve önerilerinizle bana sunduğunuz katkı için..
Ben de büyük bir keyifle İlhan dostumun muazzam eleştiri/kritik'ini okudum...
hem şairin hem de senin ellerine sağlık emeğine sağlık usta :)
vallahi ne büyük keyif bu gibi edebi inceleme örnekleri okumak.
bazı arkadaşların hataya bakış açısı olgunlaşmadı hâlâ farkındayım. Ama bunca emek şiir sevdası dışında başka ne için verilir. iyi bilirim ki; bu sentez en az 2-3 saat alır. yazılan şiirler belki 5-10 dakika alırken...
Kendi payıma son derece önemli ve değerli bulduğum eleştirilerinizi ve değerlendirmelerinizi kesinlikle dikkate alacağım.. Çok teşekkür ediyorum ayırdığınız vakit ve önerilerinizle bana sunduğunuz katkı için..
Sadece bu eserinize degil okudugum butun eserlerinize ve bana kattigi mukemmel hislere ne kadar tesekkur etsem azdir... Sizi benzetebilecegim bir kelime yok saygilarimi sunarim....
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.