9
Yorum
6
Beğeni
4,6
Puan
1181
Okunma
aşk ki güzelliktir akarlarında, ah’tır...
Güzelsin
bakamayacaklar için, gözlerden sakınman gerekecek kadar güzel
henüz seramik kaplara sığdırılmamışken yer ve küre semavati arzdan
güzelsin
kan kaybından morarmış bir mermeri dönüştürebilecek denli beyaz
seni ararken yitirmiştim bütün maharetini ellerimin
ve kırılamayacak bir puttu artık zaman
durdu
aşk ki güzelliktir akarlarında, ahtır
gövdeye taşıdığın pas tutmayan, kaynağı taşan hayat
gidip gelen ve her gelişinde yeniden ölebilen
çeşm i giryanımdan aktı
güzelsin
yakasını ırgaladığın yaşamın, ılık sütüyle çirkinlikleri sağaltan
Şimdi neylersen eyle Allahım
bak ellerime
dipten toplanmış incilerle doludur
gül harmanıdır ilk doğduğu andan beri semavati arzın
iblisin söylediklerinden vazgeçmediği de doğrudur
Ey bir görünüp bir kaybolan ışık hüzmesi
ey gece ve hüzün perdesi
hangi denizine daldırsam gözlerimin karasını
hülyalı sabahların ağını yırtıyor umudum, doğrudur
hangi yol ayrımında tökezleyip, önümden aksa bir yunus
ağzından boşalıyor kubbetül sahrası ikranın
yunus ki asırlar sonrasına erecek kadar doludur
yetmeyecek dili, tutuktur kalbi
ağlarsa sarsılacak semavatı zemini nifakın
Ah sen canansın ahsın, öncesin ve sonrasın
bulduysa yerini kalbinin, haysın hayransın
gönlümce ve tarifsizdir sızgılarım, ahdıma peymansın
Ey seramik asrın hiçbir kalıba sığmayan işvesi
ey aşk, bir kez olsun oh demeyesi
ey gönlüm, ey küreği kırılası
çek ahlarını
ki sırtımda mengene dağıdır âşıkın göğsü
ey tırmanılası
kevenli yollarındayım yarın doğrudur
açıklarındayım okyanus ağızlarının
burası hürmüz boğazı
Ey kanıma kemend atan rüzgâr
gel, gel ve tufanını yükle şimdi terkibe
ve dön öksüz kalbimi deşen haçlı seferlerinden aşkın
gel ey kavrayış
ey suskularımın çığlığı
çek bu ipekten ilmiği boynuma
pusuya düşürmeden ciğerimdeki yâreler beni
kızıla kesildiğim bilinir
tenimde sevdan akar ve dâhi durudur
aktığını görüyorum kanımda
doğrul ve dur
küskünme
beni bir kez olsun sevindir
dökül, dökül kalbinin semavati bahrına
kalbim senin evindir
Gece, ölmemek için ışıyorum, kanımı kaynatan soğuklukta
adını hatırlasam
Musa
uzaklardan, incecik bir ışık seğirtiyor aklıma
ve ihanet ediyor, burnu kızarmış bir sabâ
güne, donmamak için düşüyorum, kendime tırmandığım bozkırda
adını ansam
İsa
yönümü çizen ıpıslak bir zerre döneniyor boşluğa
düşüyor rakım, bağı kopmuş her aşıma
yanmamak için üşüyorum
Ey sevgili
biliyorum alıp gideceksin seni
unuttuğum susuzluğun kanmış dudaklarına
buzulları eritecek bu ateşte, çöl giyinmiş okyanuslara
ve kıvılcım salgılayan aşkla büyütüyor, çekiyorsun içimizi
sadıkâne bir dara
ya Muhammed ya Mustafa
ne güzelsin ve nasıl da âşığız
hamlini unutturan, bu sonsuz sahanlıkta…
5.0
91% (10)
1.0
9% (1)