0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1168
Okunma
Hatırlıyorum.
İlkokul yıllarıydı.
8-9 yaşlarındaydım.
Sevdiğim kıza
hislerimi belli etmek için
bildiğim tek yol kaba kuvvetti.
Genellikle onunla uğraşır,
onu iter, saçını çeker,
güç gösterisi yapardım.
Sadece ben değil çevremdeki bütün küçük adamlar
böyleydi.
Bazen aynı kız için saatlerce dövüşürdük.
Yerde toz bulutu içinde yuvarlanır, birbirimize tekme atardık.
Ve bunu kızın önünde yapardık.
Genellikle başarısızlıkla sonuçlanırdı bu kavgalarımız.
Başka ne yapabilirdik?
Bilmiyorduk sevgiyi nasıl göstereceğimizi.
Bize öğretilmedi.
Bildiğimiz şey
içimizdeki öfkeyi gösterme şekliydi.
Bunu doğumdan sonra öğrenmiştik
ailemizden,
filmlerden ve
sokaktan.
İlkeldik.
Bu sorunu kendi başımıza aşmalı, evrimleşmeliydik.
Fakat kızlar öyle değildi.
Doğuştan mükemmel yaratıklardı.
Daha zeki, daha hassastılar bizden.
Onları yakalamak için
liseye kadar beklemem gerekecekti.
Yakalayınca da kucağımdan hiç indirmedim onları.
Sevgiyle, aşkla doldurdum içlerini.
Hala o yılları düşündüğümde
o kızlara yaptığım bazı şeyler için pişmanlık duyarım.
Her ne kadar o kızlar şimdi büyümüş
harikulade kadınlara dönüşerek
çoğunlukla bizi aldatmış ve
incitmiş olsalar bile…