1
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
962
Okunma

sarıya çalar yakarışların mavisinde gezinen umut
solar yakıcılığından güneşin yeşiller…kanar güz
hüzün düşer göklerden
büyüsüne kapılmış gri bulutların
kopup sağanak damlalar arasında
gelir kapıya
çalar aralıksız
sağır edercesine kulakları
hırsla ve arsız
kaygan bir esriklikte kilitlenir bekleyiş
bir nokta daha belirir
içine ateş düşmemiş
serilir önüne nemli bir serinlik
göklere açılan her elde
gezinir duaların şeffaflığında saklanan çaresizlik
ve her çaresizlikte bir kez daha açılır yara
sızar irin umarsız
sorulmaz hesap
kızıl alevinden
yangın yeri bekler bir yerlerde
gider rüzgar
ve biter dualar
kapanır yaralar
koynuna aldığın hazan acısı
terk etmez
inler hüzünlü sesleri kuru yaprakların
yalnızlığında eylülün
yalayıp geçer sevda ıslak toprak kokusuyla yüreği
ve kıvrılıp çöreklenir içine suskunlukların
her çıkış yılankavi
bir masal misali
anlatılır destanı
hece hece
dilden dile
yaz biter
güz biter
söz bitmez
geçer adı her sayfada
kıpkırmızı
ve ardı ardına
lakin
bitmez aşk
asla
ve biliyor musun hiçbir güz senin içimde eskittiğin düşler kadar soldurmadı yaprakları
her yer ayaz artık
atilla güler