Aynadaki ben sükûnetin ıstırabı
Utangaç dağların koynunda
Sahra esmeyen zamanlar
Çay otu fakirliğinde beden
Kara haranıda kaynayan çocukluk
Şırası köpük köpük
Kadit olan geçmişe kuduzluk
Aynadaki kırık dökük ten





Fanusun içende binlerce girdap
Mucize devşirmesi kara delikler
Feza alnımdan öper
Dudaklarının izleridir kanayan ten
Sonrası
Bir yol delik deşik
Afyon kokusuyla sarhoş





Vıcık vıcık bir terleyiş ayaklarda
Ve yağmur damlaları
Ağaçtan düşerken şahit
Ufak dizlerden akan kana
Ve o kanın yeniden doğuşuna
Yakamoz ölümleri
Yanı başımdaki denizde
Çığlık çığlığa
Her sabah baston arayışı
Nasılda beklermiş o yıllarda
Gizli saklı


Ve aynadaki kırık dökük göz kapakları


Aysala bir türkü tutturmuş
On üç yaşım
Mısra mısra akmış kağıda
Derya dolu koşuşlar
Ve dağların ardında olmayan Aysala
O sevda topuklu
Günler kıvranır yanı başımda


Ve


Çırpınır şimdilerde
Çocuk şiirine ağlayış
Birden ağıt düşer kelimelere
Tespihten çeker son Suphanallahı
İsyan kağıdı
Gülücüklerle süslenirken
Bir çiçek doğar
Görmediniz mi?




Hüseyin Aktaş