kayboldu kaybolacak derken münafık ahlar
göçüp gidecek yakında patavatsız sızılar
bir yanım külden sıcak belki
ama sönecek
yakında susacak bu neden/siz siren sesleri
düşse de ehven kırıklar inadına
fısıldıyor iç sesim kulağıma
-bir terslik var bunda-
susacak sesler, daha y a k ı n d a!





’’ nasip işidir aşk, hesap işi değil
bir adayıştır o, arayış değil
sen adanmışsan ve yanmışsan bu uğurda
aşk, seni bulmaya gelir!..’’





arada değiyor aklıma
doluyorsun boşalan yanlarıma
dalıyorum hüznüm terledikçe
ağzımın avlusu kurumuştu oysa dedikçe
ben terk ettim günahları çoktan
isterseniz sorun şahitlik eder size
arsızlansa da arada zaman
tehir çalsa da puslu devinim
uzar içimin paslanmış gölgesi, ç o ğ a l d ı k ç a!




paydasız bölme gibisin aşk
ondalık zaman giyimli rönesans
-ondan önce, ondan sonra-
bir ömürde bir kere geçen
dokuz onbir treni gibi
ve kaçırırsan onu bir kez
ya da sallanan b i r el varsa eğer
hapsoldun bir pandoraya demektir
mağfiret yokuşu gibi ulaşmak zordur gayri aşka
g e r i ye kalansa faydasız ölümler biriktirmek!




’’atar damarıma takılmış bir avuç tütün
bir sigara daha içemiyorum
çaresiz...
bütün nefeslerim zehrin...
yakan kokusunu duydum uçurum çiçeğinin
yoksa Can
damarımı sıkıp duran sen misin!..’’





ToprağınSesi


.