1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1335
Okunma

Üsküdar’dayım bir seher vakti
Çengelköy’de ihtiyar bir çınarın dalına oturdum
Hayat misali sallanıyorum bir ileri iki geri
Güneşin yükselişini izlerken
Ardışık sırayla önüme dizildi,
Oynadığım Yeşilçam filminin kareleri
Tanıdık damlalar dökülürken dizlerime
Çaresizce yumdum gözlerimi
Sararan yapraklarla sildim kirpiklerimi
Ruhumun kasvet kilidini açar umuduyla
Derin derin soludum Anadolu yakasını
Saatler sonra çocuksu bir gülümsemeyle araladım bakışlarımı
Silinmişti tüm puslu görüntüler
Mutsuzluk, pişmanlık, korku, keder…
Parmağıma konan serçenin kanadında
Pamuklara sarınmış gökyüzüne yükseldiler
Ufkumda Kız Kulesi
Karşımda Boğaziçi
Hafızama nakşediyorum bu büyüleyici silüeti
Dalgın dalgın denizi izlerken
Yanıma sarı bir kedi geldi
Nazikçe okşadım tüylerini
Biraz tutuk hayli durgun döktüm ona içimdekileri
Olmazları oldurmaya çalışmak garip geldi
Hayal etmek, sabretmek, beklemek, kavuşmak…
Hiçbir fiil cümle kuramıyordu
Olmayınca öznesi!
Salacak’ta gezmek başkadır derler
İhtiyar çınara veda edip başladım yürümeye
Hırçın dalgalar vururken sahile
Lodos dağıtıyordu saçlarımı
Elimde elma şekeri
Dilimde Sezen’den bir şarkı
“Aşktan ne haber?”
Gün kararırken esaslı korkular gökyüzünden indi
Her şeyden vazgeçmeyi düşünürken
Uzaklardan esen rüzgar tuttu ellerimi
Bir anda zaman tünelinde buldum kendimi
Kulağımda o naif musiki
“Kıskanırım seni ben
Kıskanırım kalbimden...”
Ne dersin sonsuzluk istasyonunda inelim mi?
GÖKSEL ÇAKIR
18 ARALIK 2011
5.0
100% (2)