61
Yorum
38
Beğeni
5,0
Puan
5130
Okunma

Muhteşem ağaçlar gördüm, yaprağıyla, dalıyla, çiçeğiyle
Gövdelerinde barınan nice kurtları örter kabukları
Tükenip devrildikleri görülmüştür zamanın kollarına
Görülmemiştir, dile gelip şikayetleri asla.
Anla...Yabancı değil uzak yakın aşinayız biraz
Gülümüz, gülşenimiz, yemiş içmişliğimiz
Aynı havayı taneffüs etmişliğimiz var.
Kırgınlıklar, ayrılıklar
İzi içimizde aynı çiziklerin
Kimi utanıp örterken, kimi de gururla taşır
Bir gazinin yüzündeki şarapnel izi gibi
Kaynağı belli mi his sağanağının
Kimse kurgulayıp kazmaz içindeki hissiyat kuyusunu
Bu kadar ben olmuşken
Bir seni tanıdım kendi öyküsüne yabancı.
Batık bir geminin güvertesinde anlamsızdır izlenen manzara
Bakışlarımın düştüğü boşluğa devriliyor tüm trenler
Bilmediğim şehirlerin meydanlarında
Gündüz güvercinleri yemleyen, geceleri üşüyen heykel benim
Ellerimi avutuyorum, gözlerim öksüz,
İçimde sancısı yakamozda sallanan akşamın,
//Sor bir kere, böyle nasıl yaşanır//
Sessiz avazım yırtılıyor, yırtılıyor ömür defterim
Kendini zehirleyen akreptir zaman şimdi
Söyleyin annem sallasın
Üzeri toprak örtülü beşiğimi.
Seslendirmesiyle şiirime anlam katan değerli Ahmet ORMANCI’ya sonsuz teşekkürlerimle.
5.0
100% (49)