geri sardıramaz mıyız zamanı
ileri gittiği gibi
karlar yağarken birden
sıcacık bir yaz günü
çalamaz mı kapıyı
bir komutla dur deyip kışa
yürüyemez mi adımlarımız
o ilk yaz günleri


yüreğin kır menekşesi
çıkarsın en yüksek dağlara
yakar gibi ilk ateşi
kurar gibi ilk çadırı
yepyeni düşlerle çatkılı


nasıl ileriye bakıyorsak öyle
bir meyveden bin çekirdek çıkararak
suyunu sıkarak zamanın
o ertelenmelerin
gelerek üstesinden
aşk ışıklı düşlerle
zihnimizde belirsiz haritası
düz yollardan saparak
en çiçekli tepeciğe

oraya yayarız örtümüzü
desenlerimizden büyüyen ellerle
birbirimize uzatarak
sanki bir mancınıkla kaçırılmış
şarkılarda anımsarız
çeviririz eskimiş radyonun düğmesini
pul pul olur dökülür
cümle eskitilmiş gülüşler


gidemez mi geriler de ileri
kaşık sallayamaz mıyız
sıcacık çorbasına
gözlerle konuşarak bir nebze
bölüşerek fırın kokulu bazlamayı
birbirine geçirerek kollarımızı
aynı halayda
sen zılgıt çekersin
eşlik ederim ben de!

23 1 2012 Nazik Gülünay