17
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1770
Okunma


"Hayatın mahkum olamayacağı" gibi eleştiriler alan şiirimde geçen "hayat" benzetmesi; Anadolu’nun her köşesinde onlarca, yüzlerce yıl önce yaşamış, çoğu kesiminde de hala yaşamakta olan "Hasan Emmi"dir, "Mehmet Dayı"dır. "Şerife Nine"dir, "Ayşe Teyze"dir.
Saygılarımla...
Yoktu ki ilimi, bilmezdi fenni,
Acemi çırağa mahkûmdu hayat.
Zülüfler örgülü, yanakta beni
Aynaya, tarağa mahkûmdu hayat.
Azığı bulunmaz, boş idi torba,
Dolunca kapardı eşkıya zorba.
Yoktu ki giyecek elbise, urba
Bir kara çarığa mahkûmdu hayat.
Tarlası taşlıktı sürülmez derin,
Zorlu bir çileydi, sürün ha sürün!
Ne kadar işlesen vermezdi ürün
Verimsiz toprağa mahkûmdu hayat.
İşini görürdü dostla, yabanla,
Elinde nasırı, yüzde çıbanla.
Tohumu ekerdi kara sabanla
Bir ilkel orağa mahkûmdu hayat.
Bu günden geride hayaller kaldı,
Hiç istemesek de olanlar oldu.
Doğalın yerini yapaylar aldı
Bir ekşi eriğe mahkûmdu hayat.
İmkânsız zamanı geri çevirmen,
Öğüttü her şeyi çağdaş değirmen.
Elinde çorabı bir de eğirmen
Kağnıya, körüğe mahkûmdu hayat.
01/2012/Konya
*Şiirimi seçkiye layık gören heyete ve okuyan herkese gönül dolusu selamlar...
5.0
100% (19)