20
Yorum
17
Beğeni
5,0
Puan
3174
Okunma


yokluğun yoksulu
ve
attığı her adım ölüm kokuyor.
her sokak çıkmazında bir sehpa,
idama hüküm giyen bir beden
Haliç;
sandalında tek küreğe sarılıp sensizliğe harbe giren küçük kız.
Kız kuesinin avuçlarındaki ter tuzlu suları ,
çorak cografyası üzerine Mescid-i Haram’a yol alıp gidiyor.
nefes alışları sahile vuran dalgayla valsde
savur hiçliği uzaklığımdan yakınlığıma.
susuzluğuma taze susuşlarınla can kat
maviliğinle doldur yüreğin(m)deki cennet kokan nehirler
ve
dudakları çatlamış topraklarıma serp.
hicranındeğirmeninde bir türlü öğütemediğim sensizlik
Lût gölünde kan ter içinde kal sana gelirken
çöl dudaklarımı ıslat b(s)en.
tüm lügatlarda alfabesindeki
her cümlede söküp ölümsüzlüğü içtim şehr-i İstanbul’un avuçlarında . ..
lakin
sen iki dudağından çıkan her cümleye beni katan cancağızım
yaralara bastığım her tuz,
ekmeğinden bir parça,
maviliğinden bir yudum su oldum(n).
susma orucunda kalmış ıslak dudağın mahcubiyetiyle
sendeyim Yedi kule.
tek bir kelime de tıp oynayan zaman beni susturma derdinde ..
lisan tükendi,
kelam bitti…..
devrik cümlelerde kaldı sürgün yemiş martı
gordion
15/12/2011
5.0
100% (27)