21
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1455
Okunma

-İnsanları kandırıp;
Saptırmanın gayesi ne?-
...
-I-
Bedenden bedene geçtin sürgit, öyle mi?
At oldun, it oldun, bazen kuru ot oldun;
Belki denizde balık veyahut iyot oldun
Ölmedin hiç öyle mi? Allah Allah
La ilahe illallah
Bizler naçiz kullarız; gelimli, gidimliyiz
Nar ya da nur oluruz; tamuya kor oluruz
Sanma ki antik çağdan, sanma ki Didimliyiz
Etimiz, kemiğimiz, damarda kanımız var
Kendimizi görmeyiz ne ilahe, ne ilah
Çünkü bizler her zaman sınırlı edimliyiz...
Ol dedi mi Yaradan olmam diyen ne var ki
Su akarken boş olup, dolmam diyen ne var ki
O, dağların altından, arz kürenin içinden yürütürken her şeyi
Geçtin mi boyutları; evre evre sırları
Yaşayıp da mezcettin sanırım
Bütün bütün o eski, yeni asırları
Solursun kızıl koru
Rengin ya al, ya doru
Koşarsın koru koru, selviler, akasyalar boy boy uzar gider
Çamlar, göğe doğru;
Küme küme meşelikler, uçuyor hem paçalı hem de paçasız güvercinler
Say ki hepsi beyazdır; gagada zeytin dalı
Kim görmeden yaşar ki bilinmeyen o zoru;
Atası sayar ya, maymunu;
Taşın evrensel mukallidi papağanlar tabiat seslerini taklit ederken
Uçan veya kaçan dinozoru…
Görmüş(!) adamın yaşarken payesi ne
Özetle sorar isek, bu işin hikâyesi ne
-II-
Takılıp beynindeki kalp güdüsel zulmete,
Devr-i daim ederek gizemler(!) dünyasını, görünmez kanatlarla(!)
Ve taşlaşmış ego ile kayıp kıtayı denizde ararken,
-kimisi de yer kabuğu altında-
Bulmak bir yana dursun, paslı bir mıh benzeri
Saplanıp RA mülküne sır/RA kadem basarlar;
Peşine kendi gibi hayvanları takanlar;
Mazhar olmaz himmete.
-Ne ister bilemem ki; bilenler söylesin aldırmadan Rabbin himmetine,
Neden böyle kazınmışlar karanlığın zimmetine?-
-III-
Kimi geçer hayal boyutundan putperest ülkesine,
Tanrılık taslar elbet,
Sebebi hak katında olanı bekleriz; bekle denmiş.
Duyduk, görmeden teslim olduk kalp ile
Ve dille ikrar ederken
Bildik ki azaba inkâr nedenmiş...
Ne girip gayyalara, ne veyl deresine düşmek değil niyetimiz maazallah
Ve dedik: Suphanallah.
Sığındık hep Rahmana.
Gün örtüye bürünürken gece, nimetine şükredip,
Gün boyu yapılan kusurlardan nadim bir dil ve kalp ile
Allah’a teslim olduk elhamdülillah.
Doku değiştirenler; kokar elbet mundarlar
Hayat mı kuru? Kuruyan bayat mıdır?
Yoksa yoldaki yokuşların toplamı çekilenlere bileşke midir?
Avuntu, civelekçe oyalanmak, muğlâk ifade biçimiyle keşke midir?
Yoksa “keşke” hayıflanmanın şart koşumu mudur?
Hani antik çağdan kalma harabelerde
Dolaşıyordu ruhlar?
Var mı ayağa kalkmak için azcık bir kudret?
Hani Zeus? Hera nerde?
Hani Apollo, Athena?
Ah bu dünya böyle ne fena!
Yazık puta tapana!
-La ilahe illallah!
Rabb-il Âlemine Eyvallah!-
Güneri Yıldız (Elazığ, 12.09.2011)
………..
Reenkarnasyon: Ruh göçü.
mezcetmek, -der: Birbirine katmak, katıştırmak.
Veyl Deresi: Cehennemde bir vadinin adı, Hüzün kuyusu da denilmiştir.
suphanallah: “Allah’ı her türlü kusur, ayıp ve eksiklikten, insanlığa özgü niteliklerden uzak tutarım” anlamında kullanılan bir söz, fesuphanallah.
maazallah: “Allah korusun, Allah esirgesin” anlamlarında bir söz.
Didimliyiz: Apollo ile ilişkisi ve zamanı kast edilmiştir, şimdiki Didim konu dışıdır.
5.0
100% (16)