3
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1729
Okunma

Kıl şalvarlı dizlerine oturtup her seferinde
Sabırla “ sübhaneke..” diyerek kaç kere başladığını
Ben ise her seferinde yine
Sakallarını yolduğumu hatırlıyorum dedemin.
Ve titrek elleriyle kendinden emin
“la havle..” çekerek ağladığını.
Kerpiç duvara yaslamış koca bedenini
Lime lime olmuş hararları dikerken demin
Çuvaldız batınca ellerine çığlığı
Odayı çınlatıyordu ebemin.
Sokulurduk usulca birbirimize
Bir kilim yoktu serecek, çıplaktı zemin
Üşüyen bedenlerimize inat gözlerimiz gülerdi
Taklidini yapardık
İs kokan ocağa tezek atan annemin.
Bir leğen erişte çorbası kondu mu önümüze
Tahta kaşıkların sesinden başka
Bir lakırdı duyulmazdı ortalıkta.
Şükrederek kalkarken soframızdan
Hep bir ağızdan
“biz doyduk elhamdülillah, olmayana da ver Rabbülalemin”
Bir pencere vardı odamızda takadan büyük
Yarısı cam, yarısı naylonla kaplı
Şükür derdik, buna da şükür
Beterden de kötüsü var beterin.
Babam uzaklara dalar giderdi
Gözlerinde öfke acı ve derin
Şimdilerde anlıyorum seni ey koca çınar
Elde yok ayakta yok
Sen düşünmeyeceksin de kim düşünecek.
Ne yazık ki böyle yazılmış kaderin.
Çanakkale 25/11/2011
5.0
100% (1)