4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
984
Okunma
Kaç cepheden baktım, durup, bu şehre;
Aklımı hep aldı, zaman, başımdan!
Önümden geçerken bin çeşit çehre,
Târih düğümlendi göğsümde o ân!
Birden cezbesine kapıldım; lâkin,
Bu sefîl sokaklar, gerçek idrâkin,
Doldurdu lâfzını çepeçevre kin.
Ne kalmış elimde: Hep yalan-dolan!
Sanki koparmışlar duvaklarını;
Alıp götürmüşler dünden, yarını.
Asırlar terketmiş hep surlarını;
Kurşunlar işledi bağrıma dan-dan!
Demeyin, ne olur, bu bir kahırdır!
Kimileri dilsiz, kimi sağırdır!
Bu yük, anlayana, elbet ağırdır;
Kubbede, çeşmede sızlıyor vicdân!
Bu nasıl cemiyet, bu nasıl hayat!
Bu hangi san’attır, fıtratla inat?
Bir hançer saplanır, titrer kâinat;
Uyandırır bizi derin uykudan!
Bu kapkaranlığın ben mi nesiyim?
Sanmayın bir ışık penceresiyim!
Ürperen sesiyim, pervânesiyim!
Dayan çâresizlik, cinnete dayan!
M.Halistin KUKUL
5.0
100% (6)