6
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1602
Okunma

buz gibi soğuk bir şehrin bulanık gökyüzündeyim şimdi
kent suskun
ve otobüsler sadece sevenleri ayırmak için işliyorlar bu şehirde
kasveti büyük, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum gönlümden seni geçirirken
ömrüme iliklediğim dost korkuluklarından,
imtihanlar ve intiharlarla süslenip bezenen hayatlardan
gecenin tebessümünü alırım ben sadece....sarılırım kollarımın yetiştiğince...
koklarımın , dokunurum duyularım el verdiğince..
ben bu koca şehirde kendimi yalnız
sende ise kalabalık bulmuşum belki de bundan ..kimbilir?
her gece düşlerimde sakladığım
rengi bembeyaz ak beyaz güvercinlerle geliyorum sana
sen uykudayken ve de ruhun bedenine veda ederken
babam her gece ölüyor şimdilerde
annem amansız haykırışlarını salıveriyor gökyüzüne
banaysa en çok hatta çok çok sensizlik koyuyor
sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi
uyanmak için ........
eski bir aşkını anlatıyorken bana ağzına bakıyorum sadece
açılıp açılıp kapanıyorlar
ilkkez farkettiğimi farkediyorum ağzın bukadar seri işleyebildiğini
sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor
kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum ..........
yastığının altında yalnızlığın var biliyorum
oysa ben senden bir bardak su istedim
ummanları değil....
son yolcusu benken bu şehrin
kmaraş arkamdan geliyorsanki...
içimde taşırdım seni sonra
bi de bakardımki karşımdasın
sen tebessümünü yayıverirken hemencecik dudaklarına
ben yine geç kalmışlığın sona kalmışlığın
çaresizliğiyle dalardım yeniden uykuya.......