1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
719
Okunma
Üniformasıyla vedası bu askerin,
üzerinde taşıdı al kanını,
evinden ocağından evladından uzakta,
daha dündü gözünde
bırakmıştı kundakta,
gün saydı saat saydı bin doğdu
her şafakta.
İşbirlikçi takımı kıyınca nefesine,
onuruyla oynadı basiretsiz kafalar,
sızarak ağır ağır damarına ulus’un,
sevr’e çanak tuttular kapılıp hevesine.
Refleksi köreltildi toplumda dinamizmin,
bozguncuya ödünler bol kepçe tarafından,
efelenip çevreye konu-komşu demeden,
sıfırlanan sorunlar,
çığ düşkünü dağımda.
Doğal afet edilerek bahane,
iftira yüklediler bayramlara her sabah,
iptal edip
öteleyip,
düğünlerde arz-ı endam
gerdan kırıp yandaşlara karanfil,
çoktan’sa çok,
bir değil,
iki değil.
Düşkününü görmeden komşusunun,
uzaklara yıldız salmak
bir şölen havasında,
kanallarda flaş haber,
gazeteler çığırtmakta.
Bir bebek bulunmuş arka sokakta
parkta,
kundağı yoksul işlemeli özenli,
değerler ters yüz edilmiş yani,
baş kaldırmış destek görmüş kuytularda kimisi,
kışkırtılmış yüreğinin yarısı,
ırkçılar yol almaktalar dolu-dizgin,
adına "özerklik" denir ya kimilerince,
toprak aynı,
ırgat aynı,
ağa bir.
Tasasına düşünce günün birinde,
kaygılanma yiğidim,
çok hain yetişti boz-kırında bu yurdun,
çok ihanet gördü toprağı taşı,
hepsi bir şekilde kayboldu,
yok oldu çürümüşlüğünün girdabında,
adı kaldı anılarda ihanetinin.
Size gelince;
devam edin kaldığınız yerden
ihanetlerinize,
hepinize bir kontenjan tanındı
aklın dağarcığında,
unutmayın(!)
kaypaklığa gösterilen hoşgörü,
yurtsevere dayatılan işkence,
sonsuza dek sürmemiştir,
verilse de tabansıza güvence.
(17-31) Ekim 2011