10
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2214
Okunma

bir rüzgar parçalıyor Boğaz"ın ciğerlerini..
yokluğun yoksulu yine bir geceyi vakfettim, sensizliğe
üç/beş devriyesinde Anemas zindanından çıkar,gelir
tenhalarda sana biat eden cümlelerim.
mıh gibi aklımda cancağızım;
fakirliğin(m) delip, geçiyor yüreğimin sıva çektiğim yerleri......
Kız kulesinde asılı kaldı, çocukluğum
şehr-i İstanbul"un iki yakasını tüm lisanlara bağlayıp,
sus/tum(n) can özüm.
Marmara ki;
derinliğine sarkıttı beyaz orkide kokan düşleri.
zaman;
dudaklarında kundakladığı cümlelerle susma orucunda.
şimdi
sensizliğin buz valsinde teni(m)ni zapt etmekte hicran.
nasır bağlamış yaralarımı tuz nüfus ediyor öylece....
yoksa
ellerinde büyüttüğüm şehr-i İstanbul bir masalda mahsur mu kaldı?
akrep ve yelkovan Sirkeci"de üç silahşörlüğe soyunmakta
aralarına bir d"artagnan aranmakta usulca....
bir balık öksüz kaldı Marmara"nın hazan renginde
s(b)ensiz yanı.
şimdi tatlı bir tebessüm teyemmüm ederken İstiklal"i
sessizliğim vuruyor, gitarın tellerine hafiften
çek, beni surlarına.
siyah/beyaz fotoğraf albümlerden çıkar cancağızım.
sal,beni maviliğine.
Haydarpaşa, cam kenarı biletlerimi iade etti arife sabahı.
tek bir cümleye sığmaz ki yokluğunun yoksulluğuna ey yâr..
hiçliğim, gök kubbede süzülen serçe sürüsüne eşlikte
kavimler göçünde tüm hücre, göçebeliğim Yusuf"un kuyularında.
harfler, suç üstü yakalanmışken beyaz duvaklı kağıdı
heybedeki suskunluk Mescid-i Harem de.
devşir, beni Yedi tepe.
misket üzümü karası gözlerin(m) içindeki cennet
ve
göğün buzdan renkleri...
bendeniz çoktan sen oldum, cancağızım
seni unutmak mı şehr-i İstanbul ?
bir çöl soğuğu kadar soğuk bana.
seni sevmek var ya şehr-i İstanbul ;
tüm lisanların yetersizliğinde seni sana anlatmak........
gordion
11/11/2011
5.0
100% (15)