6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1469
Okunma

tepelerde ışıyan alev
göklerde tutam tutam yağmur oldular
uykusuzluğu taşıdılar gözkapaklarında
kurak toprakta tohum çatlattılar
yürüdüler, yürüdükçe büyüdüler
tükürdüler düşmanın yüzüne
ölümlere güldüler
koynunda eskimeyen sevdaları
kol kola mavi halaylarda
kızgın güneşe lokma bandılar
tatlı düşler, beyaz sözler
her yürek ışık yatağı
taşıdılar gülüşleri sabah erkenlerine
sayfa çevirdiler, tarih devirdiler zaferlere
bu topraklardan, kızıl akşamların mor dağlarından
yaylamızdan ovamızdan
eli elimize, yüzü yüzümüze benzeyen
ince boyunlu
......sıska bedenli
............koca yürekli
güneşi ilmek ilmek üstümüze işleyen
yiğitler geldi
yiğitler geçti
onlar gittiğinden beri
ateşe verdiler ülkeyi
şimdi ne kaldı geriye
sokakların küflü dehlizinde göveriyor ihanet
titriyor ağaçların gövdeleri, yapraklar ürperiyor
öldürmek sanatıdır bu, cehalet horon tepiyor
ey ahali
karalara bulanmış sonsuz hiçlikte
böyle nereye
yolları yolakları umarsızlığa çıkan
tunç kapıların ardında
örümcek ağlarının arasında
nursuz
.......uğursuz
dizini kırmış oturan ürkek süvariler
çarşaflara belenmiş sessiz periler
ey yatağına sahip çıkmayan embesiller
böyle nereye
tarlalar nasıl buğdaylanmışsa
ve boyunca nasıl otlanmışsa ovalar
çıkarın koyağınızda gölgelerinizi
uyanın
.......uyandırın herkesi
bu kimin soluğu ensenizde
kimin inancı-isteği
toprağı örten kar söndürmüyor alevi
.........uyanın
karanlık dönüp dönüp kendini doğurmakta
boynu kıldan ince
toprak zehirli bir hançere sunulmakta
talancılar
.........hortumcular
...............acımasız kasırgalar
yonttukça toprağı, keyfe gelen yobazlar
kaynaklara atık su karıştırmakta
uyanın
geldi zemzem kokan hokkabaz ağızlılar
lehçesi leş kokan korsanlar geldi
karanlık görünüyor dağların ötesinden
güneşi ilmek ilmek
üstümüze işleyecek
yiğitler nerede
yıkın dağları
Müsadenizle
5.0
100% (5)