1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1400
Okunma
Bu Nalan ve Rıza nın hikayesidir.
NALAN:Bir ay parçası
KIvrımlı iki zülfü,gözünde sürmenin utandığı
Kara benine kara anberin tutulduğu
Kızıl dudakları gül;
İnci dişler güle düşmüş çiğ taneleri.
Konuşunça nefesiyle ölü gönülleri dirilten
Sussa diri gönülleri öldüren.
Baksa doğan bakışlı;
Ama ceylan gözlü.
Baştan ayağa gamze.
velhasıl söz çoktur güzelliğin vasıflarını söylemek için;
Ama güzelliğinin tatlılığına hiç söz yoktur.
RIZA:Anadolu denen yerden gelmiş
Teni toprak kokmakta...
Dostuna kul, düşmanına kurşun
Derin bakışlı ,yalansız
Delikanlı
Nalan cennetten bir huri
Rıza karanlıkta bir nur.
Nalan güzellik şahikasında dolunay
Rıza aşk iklimindebir sultan.
Heyhat!..
Keşismiş yolları ömürlerinin ikinci yarısında
İlk tanışma, ilk sıcaklık ve o ilk bakışma
Nalan bakışlarını ok eylemiş fırlatmiş,
Eğri yayından Rıza ya
Rıza bakmışki atış karavana
Ulen demiş;
Durayım bende ’’o’’ ok un yoluna
Saplansın bağrıma...
Yılın en son günü
Altı saat kala yeni yıla
Duygular artık dökülmüş lafa.
iki can bir canan olmuş o mekanda
Karışmış diz dirsek mutluluğun sarhoşluğunda
Aynı kadehden içmişler aşkın şarabını
Sevmişler birbirlerini çıkarsızca
Nalan bela çemeninin gül fidanı
Rıza vefa göğünün hilali.
Şu gülen ,güzellik ordusunun şahı
Bu sevinen gam ülkesinin dilencisi
Biri imrenme,öbürü ayıplanma
Biri dillere destan,öbürü efsaneler güzeli
Kuçak kuçağa iki güneş
Dudak dudağa iki deniz.
Rıza evvelden sanki tanıyormuş Nalan’ı
Yada öyle sanmış belki, o an anlamış;
Anlamış insanlara ^gönül^ verildiğini
Ve ezelde(kalu-belada) aşkın yaratıldığını
Anlamış güzeli ve güzelliği
Anlamış ilahi sırrı;
insanın bir ayna olduğunu
Ve Yaradan ’ın onda Kendisi’ni temaşa ettiğini.
29.10.2011
04.00
5.0
100% (1)