0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1207
Okunma

gizlice yollara çıkardım, yasaklı gecelerde
Üzerimde beyaz bir gecelik, serin bir rüzgar önünde
İçim ürperirdi serin rüzgardan
Ay raks ederdi karanlık sularda
Ne büyük bir gizem barındırırdı kim bilir
ay ile denizin aşkı,......
Karanlıkta aşkı için yanan pervaneler olurdu,
Sokak lambasının altında birikirlerdi,
Hoyrat ayaklar basıp geçerdi
Ben üzülürdüm,
bilirdim hüsranla biten aşklarını
Bazen gece yarısı yanan ışıklar olurdu evlerden
Kimin ne için uyandığını düşünürdüm
Belki bebeğini doyurmaya uyanan bir anne,
Belki uzak yoldan gelen bir misafir
Yada gecenin ne kadar uzun olduğunu bilen
Hasta bedenler............
Sabahın ilk ışıkları sunardı çiğ damlalarını
Papatya yapraklarında,
Kuşlar semada raks ederdi güneşi karşılamaya
Kırlangıçlar yuva yapardı çatı saçaklarına,
Sabah hangi acılara gebe, ...?
Sonra koşuşturdu insanlar,
Ekmek derdinde, ayaklarıda ezilen pervaneler
bir çocuk koşardı elinde sıcak ekmek,
Bir anne kucaklardı , umut dolu bir yürek.....
Genç bir kız cam kenarında saçını tarardı
Geleceği için ümitle kırmızı tokalar takardı
Bir adam elinde ağır bir valiz el bile sallamadan yola çıkardı
Bir kadın ağlayarak ardından bakardı
Biten hayatlar vardı, gece uzunluğu gibi
Hiç uyanmamak üzere yatılan,
Kim bilir kaç yaşında ,nasıl durumda
Kimisi mermi yemiş bağrında,
Kimisi hasret daha ana koynuna
Yaşamak yalan olduğu halde hep iyiyim demek değilmiydi.
Çekilen acılara rağmen yüzündeki tebessümü bırakmamak
Gece uykusuzluk çekerken,
Sabah yapacaklarını planlamak,
Yani , hayat zor zanaat ...........
Ve biz onun ağır işçileri insanlar .....