7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1498
Okunma

Nasıl da güz yangınları vurmuş
Yüzüme
Üşümelerim içimde gizli bir pencereden gülümsüyor…
Ben ki; mezarlığından korkan bir ölü gibi sessizce gömüldüm
Kalemim göğüs kafesinde unutulmuş mateminin derdinde…
Ne zaman
Aşk ! desem yorgun bir yaprak gibi rüzgarına takatsız sürükleniyor
Dizelerin safında yatan
Ayakların ezip geçtiği rengi soluk bir hatıranın son nefesi…
"Benim şehrimde hovarda bir deniz kırlangıcına dokunmuş gözlerin
Kalabalığın içinde unutmuşsun ayak izlerini
Dudaklarına yerleşen sahipsiz bir ıslığı öpesin gelmiş…
Uzun ve yalnız bir karanlığın içinde kaybolurken arzuların tene uzanan elleri
Yabancı bir soluğun gölgesinde
Bizi öldürmüşsün"…
Nasıl da güz yangınları vurmuş yüzüme…
Gözlerimde güneşin ağartamadıgı bir hayalin yoksulluğu
Merhametin orta yerinden bölünmüş iki yüzlü acılarına tutsak
Sesini kaybeden bir çığlıgın ucuna tutunmuş kim/se/sizliğin
Ben ki; yakarışlara ebedi sağırım…
Kahretsin !
Savurun beni
Şiirimin küllerine…
YILDIZ
5.0
100% (11)