2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1538
Okunma

sabahları çayın buharından belki
nemli hafiften odanın içi...
yataktan çabuk kalkılır
radyonun sesi biraz daha yükseltilir
ama uyumaya ayakta devam edilirdi
henüz yanmıştı soba
odun aleviydi sesi
el yüz yıkandıktan sonra
işin zor kısmı biterdi
bir de giydiklerini sırtında ısıtmaya çalışmak vardı
daha bir mahmurlaşıp oturulurdu sofraya
dışarısı kış kıyamet
durağa yürünecek
otobüs beklenecek
dünya kadar yol gidilecek
hele de sınav varsa
annemin koynuna girip
beni kimselere verme diye ağlayasım gelirdi yaaaa...
serde erkeklik... ağlamak ayıp...
okulun bahçesinde
aydınlanmamış hava okula varana kadar
bahçeye girerken ürperirsin
tek sen olursun
sonra değişmeyen bir sırayla
gelirdi arkadaşlar
anlatılmaz bir hüznü yükleyip çantalarına
ve üşürsün... çok üşürsün...
hâla da üşürsün..
buz tutar elin... ayakların.. burnun...
neden sonra farkeder hizmetli seni
alır içeri...
kantinin yanındaki kalorifere
hüküm yemiş suçlu gibi...
ŞAHBEYİT
FATİH ŞAHİN IŞIK
" çALINTI :) "
5.0
100% (6)