1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1525
Okunma
Bilmem ki tanır mısın beni?
“Ben, senin yarattığın
Ve de yok ettiğinim” desem
Adımı bilir misin?
Güler misin sana geçmişimi döksem?
Aslımı tanıtsam
Ağlar,
Ya da utanır mısın?
……
Hatırladın mı şimdi beni,
Dokunup görmediğin,
Duyup hissetmediğin!
.….
Beni gene mi tanımadın!
Kanına girdiğin,
Kanında taşıdığın, emzirdiğin,
Özünden çok özlediğin,
Atamadığın,
Geçemediğin,
Saramadığın,
Tanrı’dan kıskandığın!
Tanı öyleyse,
Ben
Düz yolda ayağa takılan taş,
Fakirin sofrasında yağsız aş’ım.
Ben
Mutsuzluk çölünde bir diken,
Ölünün sarıldığı kefen’im.
Bir genç kızın kaybettiği
Sandık odasında,
Yalnızların burukluğu
Mehtaplı gecelerde
Ben’im..
Namludan çıkan’ım düşmandan dosta,
İki kürek arasına giren hançer,
Yaradan akan, şifâsız,
Ar damarındaki çatlak,
Kavga,
Kan,
Ve, gül koklarken ele batan’ım..
Şimdi tanıdın her halde beni!
Ben
Ayaktaki nasır,
Beyindeki zonklama,
Ben, uyanıkken görülen kâbus!
Ben, gece’yim sabahı olmayan,
İllet’im çaresi bilinmeyen,
Üç ayaklı’dan sarkan
İlmiğim ben.
Ben,
Cepteki son metelik,
Ve testideki delik çöl ortasında
Hasret yolunda
Tuzlu tuzlu damlayan’ım.
Bir alevim ki ben, bacaları saran,
Bir ocağım ki tütmeyen.
Ben,
Alındaki kara yazı,
Abdestsiz namaz,
Ben, elma şekerinin en iğrenci..
Ben
Seninle ölüme koşan,
Sensiz yaşayamayan,
Ben
Bir günâhım ki
Tövbesi olmayan..
MG
5.0
100% (1)