0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1069
Okunma

Bana liseli, ekoseli, grup halinde gezmeli,
3 saat süren çoktan seçmeli
Zamanları, zamansızlıkları anımsatıyorsun…
İşte tam da bu yüzden senin kıyılarına
Demir atmak isteğiyle,
Senin o kıyıyı hiç sahiplenmediğin gerçeği,
Sarmaş dolaş, yağlı güreşiyorlar.
Senin sesine tutsak olmakla,
Kulaklarımı, ses geçirmez korkularımla tıkamak
Arasında zararsız kalıp;
Açıkta demirli ruhumu ikna ediyor,
En derine, serine dalıyorum.
Artık senden gelen ışıklar, etten limanının gösterişi
Gözümü alan mercan flörtlerden daha uzak…
Sana ben her gece bir başka lakap takabiliyorum.
Yaratıcılığımı bir ‘şah’ gibi koruyorum.
Bu oyunu hassasiyetle ciddiye alıyorum ben.
Sevişmeler hep tutkulu, sarsıntılı, zamansız;
Şah-mat olsun, diliyorum.
Yürüdüğünde arkana bakmadığını,
Gözlerine hep fingirdek gülüşlerin takıldığını,
Melankoli doğuran dişilikten usandığını,
Sıkıldığını,
Kaçtığını,
Lakin, yakalanıp cazibenin nezarethanesinde sabahlamayı
Delice, sersemce arzuladığını
Biliyorum.
Senin bütün bu mısraların konusu seçilmeye
Değmediğini;
Fakat içindeki fidanı büyüttüğünde dallarının,
Tüm mısralarıma değebileceğini,
Onlarla sarmaş dolaş uyuyacağını,
Biliyorum.
Ben senin sır gerçekliğini,
Tüm o ahenksiz oyunlarına rağmen,
Ruhumdaki deliklerden zevkle soluyorum.