1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1596
Okunma

Yaşam… Adını ağzıma almaya tırstığım adi bir suçtun demek
En ağırından, müstakbel cezaya hüküm giyer diye dilim, yutmuştum seni
Konuşmazdık… susardık, “yaşamak” denince.
Alnımda ter, sırtımda çeyrek bir asrın koca, erken yaşlanmış, ucube gövdesi;
Ekmeğim, ellerim, düşlerimin zaruri siyahıyla giriyordum,
Küçük, izbe, makul ama her daim içten yuvama her yatsı…
Yeşili kavuşulmaz olan nazlı yollardan geçip her sabah,
Benim için kazılmış, şanıyla yürümüş; terle,kanla aşınmış,
Koca ağzına giriyordum beni bekleyen aç, dul tabiatın.
Mezardı, tabuttu, düş katili, hayduttu…
Henüz bilmiyordum.
Kirli saçlarımı yatırıyordum kuş hüzünlü bakışlarına
Her daim yorgun, endişeli, dindar, gülüşü zindan karımın…
Elleri, umudumdan küçük kara kızımın, elmas gözlerini
Öpüyordum, çekinerek toprak kokan sakallarımın batmasından.
Bir elmastan;
Pek başka, pek kalpsiz, pek soğuk, pek hin başka bir elmasa…
Cehennemin değil belki ama, dünyanın ta dibine
Koşuyordum helallik alarak…Koşuyordum “yalınhayat”…
Yeşili kavuşulmaz olan nazlı yollardan geçip her sabah.
* Karadon’da 17.05.2010’da hayatını kaybeden 28 maden işçisine…
5.0
100% (2)