5
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1145
Okunma
dilimin kaypak yanı gibi kaçışıyor bulutlar
binlerce yalan ilikli eylül kanıksaması gibi
tütsülerle doldurulmuş uçgun dumanlar
ertesi, loş bardaklara düşüyor sarhoş lehçeli
sağmal imbiklerle damıtılmış gergide bir ah sesi
ah ettikçe veryansınlar doluşuyor
kapı baca kilitli gittiğinden beri
örümcekler bile aç biilaç
gölgesiz sesler duyuluyor kavuniçi
soyut bir eşlik sızıyor eşikten
dumansı gözlerinden haber var gibi
griye nikahlı çoktan kirli eller
suya değince irkiliyor kopuyor gazete kağıdı gibi
siyah beyaz bir enfarktüs dalıyor inceden
buhurdan bir kimsesizlik hakim havada
volta hakkı çöle teslim bezirgan mevsimlerin
artık buralara kadehlerden yağıyor
kibirsiz yağmurlar dönemi!
giderek daha da savsaklıyor zaman saatleri
aldatmadan bile sayılmıyor bu üst üste binmeler
tüm vakitler sürekli bir sürünme haline akredite
zehirli adımların tedavülü okunuyor sanki akrep dilinde
yaşama çoktan fermuar çekmiş köprü altı belirsizlik
nerede akşamsa oradan sabaha ilave
gözler çukur kazıyor boyuna kaybettiği ölülere
ölüden ferman umar gibi, nicedir dertlere neşeli
kıbleyi kaybedeli dergâh, cemaat bir hayli şüpheli
çapalandıkça dibi yeşeriyor tarifsiz bir miskinlik
adını doldurmayan ne varsa hâlâ istim halde boca çöpe
devir, yanlış makasa kurban t r e n d i
devir, öyküsünü yutan periler devri
bir var bir yok masalların bile istifi tükendi
papatyalar, hâlâ kör kötürüm mayınlar gibi, serseri
perisi öykülerde
perisi hikâye
vagonu ölmüş masallar da biter mi!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (12)