10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1453
Okunma

Bir türlü, bitmek bilmiyordu,
gecenin,zifiri karanlığı,
uzadıkça, uzuyordu geceler,
bitmeyen karanlık geceler,
bir türlü olmuyordu,çıplak sabah
gelmiyordu sabahın çıplak aydınlığı,
uzadıkça ! uzayıp gidiyordu geceler.
Kar yağıyordu,
karlar !
sis kaplamıştı,yıldızların önünü,
yavaş, yavaş serpiştiriyordu,
karlar,elif, elif !
düşmüştü, gözlerimin üstüne tane,tane,
bıyıklarıma toplanmıştı ak karlar !
Birden, bir uğultu çöktü,
yarıldı karanlık, savurdu kara yel,
deniz kabardı, birden çıldırdı,
korktu, attı kendini kayalıklara,
titredim !sesinden,
beni de uçuracak sandım o kara yel.
Birden acı, bir ayaz çıktı arkasından,
yüzüm ! ellerim, kıpkırmızı oldu,
o acı keskin, ayazdan,
ve sonra, kederli bir hayalet oldum,
aklara bulandım, yağan kardan,
hala, o çıplak sabah yoktu.
Gündüz, gaf dağının arkası kadar uzaktı,
karanlık,bitmek bilmeyen gecede,
yürüdüm ! o uzun ince yolda yüdüm,
her gün, her gece,
gecenin, şeffaf yıldızları güneş,
yolumda, aydınlık oldu,
gündüzün güneşi, ışık oldu.
Rüzgar sustu,dalgalar durdu
nihayet, göründü bir iskele,
gecenin sonundaki alaca aydınlıkta,
bir yorgun, bir gemi vardı,
güneş yükselirken,limanda,
eskimişti o gemi,benim gibi yol almaktan,
bana bağırıyordu, o yaşlı kaptanı,
haydi kalkıyor, bir kişi,bir kişi !
yok mu binecek, bu limandan.
Yalvardım, bırak bu bir rüyadır,
hayır dedi, el salladı bana iyi bak,
rüya falan değil, haydi çık gel yetiş,
bu gemi, senin son gemin olacak,
gemim eskide olsa, bu son seferim,
bindim,belki de gidiş o gidiş olacak.
a.yüksel şanlıer