30
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1505
Okunma

Babidim kardeşim:hiçbir şiirinden alıntım yok olamazda dost sözlük kelimeleri doğrudur sözlüğünden faydalandım suçum varsa özür de dilerim sözlükler herkesin öğrenmek ve kullanmak hakkıdır bendende faydalanan olmuştur ama şiirden çalıntı ve benzetme almak asla...varsa bir cümle söylermisin hangisi alınmıştır...varsa kusurum şiiri bile kaldırırım sevgilerle...ki bu güne dek benim tarzım ve uslubum çok farklı olduğu açıktır...iyi olmasada...esenlikler dilerim...
1.
Hep cûş haller vurur, dostum seni hepten açığa
Tüm târümar duruşun, resmediyor bana perişanlığını
Encâm’ın sonun da gösterir, düşüşte olduğun bu son durumu
Enkazların kalıntısı çürük, doğrul doğrula bilecek misin sanki?
Cevaz arıyan yüreğin, sabrın sonunda çırpınır, geç kalınmış bir durumda
El’in oğludur bu
Şevk’i belin girmiş bedene, kan içinde kıvrandırıp da durur
Sesleri, gariplere vurur
Nevk’ i dilin senide, beni de bitirir
Mevk’i zell olan o yüreğine kim ki, aldanışta kanar
Yanlış yapandan ve yanlış adım atandan kop, hiç de durma
Onlar ki mey’in içinde, er veya geç zaten boğulurlar
Nûş’ün içine batıkta, oldukça gönül
Bir küçücük peymâne’in içine sığandan, daha ne beklenir
Hakk’ın âb’ın da yıkanmadıkça, geçmiş hayatın
Duru bir su gibi hâmuş olup, düşünceler içinde doğruların içine akmadıkça
Bîhuş halde kalınca yürek, neye niçin ki keramet
Hûş içinde beyinlere, tümüyle bir sıhhat gerek
Düşmedikçe nigâh’ın güzelliği içine ömür
Karanlıklar vicdanları kaplar, bir gün gelir ölür
Bigâh zamanlarda gelen saadet neye yarar ki, ömrün derdine yaramadıkça
Ülfet’i sarmış olmayınca, insanlığa bir bütünlük içinde
Kavuşamaz ki, Lûtfet’e yürek
Uşşak olunmaz gönüller, soğukluklar içinde
Hüzzâm’a dönüşür, bütünüyle biter hayat
Segâh’a çalınır, bir biçimde
Ya Rab! Düştüğümüz şu hale bir bak
Sanma ki isyan içinde, bu canda ki feryat
Yaşarız heyhatlar içinde
Bizleri affet!
2.
Nuş- i dil’im de; tatsız, tuzsuz, çorak olur
Durumların akışının çeşni’sinde, lezzeti arıyorum dostça
Nevânın aksini duyar gibi oluyorum, her bir yüreğin çarpışında
Devâları bulunmaz, derdin gönlü yakışında
Neşve’lerim de kaybolur, karamsar ruhların yanında
Gam sardı tüm duyguyu, üzüntü kapsamı yakında
Zemm’im de yoktur, kimseleri, kimselere dem eylemem
Ricâl’im zaten, hiç yoktur
Yaşamlar, buğulu camların ardında
Tutabilirmisin ki, kelin perçeminden
Asılışınla kalır
Zâlimliğin hançerleri daima bilenir, çıkar ve nefsin çarkında
Kem gözler düşer üstümüze, ciğeri paralar durumda
Rezillik tümüyle sarar âlemi, çırası sönmemiş halin kötürümlüğünde
İsâl olmuyor ki bu durumda, erişimin yolları kapalı
Ümmid-i vizsâle kavuşmak hiç mümkün değil, imkânı ve ümitleri yok ki sınırında
Emsal misal’ine erişmek de mümkün değil, benzerine yok ki örnek
Def-i gâmı atamaz ki yürek, çöktüğünce kalışta
Dilpesend’im gönlümün karamsarlığında, kara kutularda
Gammazlamam neşve yâb’ı bulunamaz, müşkülpesent hal içinde yanık kalışta
Feyz-i bâbı kaybetti tüm dünya, karamsar karanlıklar sardı
Tüm ortam, hortlaklıkta
Günahlar bitmez oldu, bini de bir para
Hâb-ı gafletten düşmüş her dem, çini demlik arar
Toprağın hükmü; kalkmış ayaklar altında, çökmüş umutsuzluğa
Kurtlar, çakallardan emir alır oldu ya!
Bu gaflet içinde bâb-ı yâb kişiye ne mutlu, Hakk’ın yolun da erer mutluluğa…
(10.10.2011)AZAP…
SÖZLÜK;
cûş: kaynama, coşma, hallerin vurur açığa vurma
târümar:dağılmış, dağınık, perişan
encâm: İşin sonraki hali, sonu.. Son durumu..
enkaz: yıkılmış yerin--(şeyin) kalıntısı
cevaz: yasak olmama hali, izin, suç sayılmayan durumlar
el: yabancı
şevk’i bel : diken yutan, diken emen
nevk’ i dil : sivri uçlu dili olan
mevk’i zell: Kendisinden sakınılan(sözünde hata edenden,
yanlış yapandan, yanlış adım atandan)
mey: içki
nûş: içen,
peymâne: kadeh
âb: su, sıvı, şarap, yağmur
hâmuş: susmuş, sakinleşmiş
bîhuş: baygın halde olmak
hûş: akıllı, akıllanmış
nigâh: bakış
bigâh: vakitsiz
ülfet: alışma, kaynaşma
lûtfet: iltifat, hoşluk, güzellik
uşşak: aşk (TSM makam)
hüzzâm: (hüzün) //
segâh: TSM makam
nuş- i dil: tatlı dil
çeşn: ziyafet
Nevâ: Ses, soluk
devâ: Çâre, umar
neşve: sevinç
hevâ : hava
Gam, üzüntü
zemm: Birinin kötülüğünü söyleme
ricâl: Söz söylemeğe yetkili
zâlim: Zulmeden, ezziyyet eden
kem: kötü, fena
rezillik: alçaklık utanılacak durum
isâl: ulaştırma, eriştirme
Ümmid-i vizsâl: Vuslata kavuşma imkanı , ümidi
Emsale misal:, Benzerine örnek..
def-i gâm: gamı kederi kovmak
dilpesendim: gönlün tasvip ettiği, beğendiği
neşve yâb: Sevincini bulan, neşelenen
Feyz-i bâb: bolca hava alıp, rahatlamak
hâb-ı gafletten: gaflet uykusundan
bâb-ı yâb: İyi, doğru yolu bulan
DOST YÜREKLERDEN:
Zorluk nedir bilmeden,
kim çıkardı bizi geçici heveslerin dağlarına!
Koşarak iniyoruz alın terinden bihaber,
helal nedir haram nedir bilmeden.
Bu gidişle gelecek kuşakların işi zor,
biz övünürken atalarımızla,
torunlarımız bizim için hangi laneti okur acaba!
Önüne güçlü setler gerilmiş,
şanlı bir tarihin pınarı akmıyor hatıralardan.
Suları çekilmiş toprak misali gönüller,
çatlaklarımızdan ömrümüze doluyor çirkeflikler,
sözün özü;
yağmuru boşuna bekliyoruz o sahte bulutlardan.
Erdemli yaşantıların yerinde yeller esiyor,
sevgi ve saygı gün be gün can çekişiyor.
Ne mutlu çöl sıcağında lale misali açanlara,
ne mutlu asıl rehberini unutmadan
bir ömür tüketen canlara… Ahmet BOZTAŞ
Başlar ayak ayaklar baş olunca
Bozkurt yuvasına çakal dolunca
Hainler yurdumda fırsat bulunca
......Sanırlar ne dersek alırız belki
......Her zaman yanılır biliriz tilki...........Aşık Lüzumsuz
Say ki Ergenekondayız.
Kuşatıldı tutultu etrafımız
Demir ağlarla örülü
Soğuk uykulara giden
Kapkara yoldayız.
Işık yok
Kıvılcım çakmaz
Say ki Ergenekondayız.
Başımız tütsülendi yeni dumanlarla,
Ruhumuza uyku üflendi.
Rüya bile görmeyiz
Dostluklarımız küflendi
Çark dönmüyor,
Kin sönmüyor şimdi.
Ateşteyiz ,kandayız
Say ki Ergenekondayız.............İSMAİL SÜKLÜM
5.0
100% (23)