2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
953
Okunma
bir kaçışın öyküsüdür bu
gözlerinden kızıl kum taneleri püskürten şehirden
kara kargalar dadanmış akasya dallarına
ketum bir zaman
sadece serçeler konuşkan...
kaç kişi gitmeleri tarif edebilir ki
çıkmaz yol kaldırımlarına danışmadan
ne kadar donuk her şey
uzun kuyruklar sinema gişeleri
oynuyor;
rüzgâr gibi geçti...
yangın var uzak mahallenin birinde
orda duman bende kül
her gecemi buraya konarlar park kuşalrı
her karartı bir dilsiz
kalemim de düşmüş cebimden
tan yeri bu gün çizgisiz...
kimbilir
kaç ölünün ayağına bant yapıştırıldı kimliksiz
morg süpürgecisinden ateş istiyor hemşire
sönmüş tütününe
tüm duvarlar camsız
geçerken hastahane önünden
görüyorum göz göre göre...
dağınık sevdaların suç üstü oluşu
cıva topluyor çöpçüler
perem perem köşe köşe
kadimler renksiz
kadimler elde...
hangi gülüşün resmi kalır ki çelik yuvarlakların izinde
bilinir mi homurdanmadan buharlı
bir çağ bu
hesabını nasıl yapmalı
kasım
5.0
100% (9)