2
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
904
Okunma
koydu sepetine kendini
iyice gerdirerek birine iplerini
tam koltuğunun altından
tan ağarmadan
kıl düşse kesilirdi ayazın kılıncı
çorapları tabanından
yoktu papucunun ucu
destur diyerek düşek türbesine
kucağına çekti yolu
düşler seriyordu virajı keskin şosede
kim toplarsa toplasın
ne derse desin
yeter ki onun ardından gelmesin
elektrik mavisi bulutlar geçiyordu üstünden
vurmuşlardı zaten uçan kuşunu
yolladı bir an ruhunu cisminden
geçti gözünün önünden galata’nın yokuşu
dilim dilim oldu tranvay raylarında
ingiliz kumaşından paltosu
ve iki belikli sarıyer sırtlarından koşarak istinye’ye
teri bile anber kokan kız
geliyordu beklediği yere
irkildi
gök gürledi
ağzı dolu küfürle yere tükürdü
ulan kömür
bahtım gibi seni çekeceğim gene
bir de kara olmasa rengin
eğildi
duldalayarak sepetini derin nefes çekti cıgarasından
ağız dolusu da
it öldüren şarabından
kuşlar dönüyorlardı yatıdan
kasım
5.0
100% (12)