0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
852
Okunma
Güz,
yalnızlığımın hüzünlü tebessümü olmuş
göz kırpıyor bana hınzırca...
sahi
güz mü beni hüzünlendiren
yoksa
hüzün mü bende her an yer edinen
belki de güzdür hüznü çağıran
yoksa
hüzün müdür güze yakışan
yapraklar sararmış
düşmüş dallardan
yüreğimden dökülen sahte sevgiler misali
kuru ağaç gövdeleri
“sağlam ama yalnızım” ın resmi…
sahi
hüzün mü sarıyı çağıran
yoksa
sarı mı hüzne yakışan?
belki de sararmış fotoğraflar ve anılardır sebebi
yoksa
İçini burkan anılar mı sarıyı hüzne yaklaştıran?
rüzgarların mevsimi
esiyor işte deli deli
tozu dumana katıyor da
bu kalbi aşka savurmuyor bir türlü
sahi
rüzgara kapılıp gitmek midir aşk
yoksa
aşk mıdır rüzgarları çoğaltan
belki de
doğru rüzgarı bulsam aşka kavuşacağım
yoksa
rüzgarlar mı beni aştan uzaklaştıran
hava kapalı
gri elbisesini giymiş gökyüzü
birazdan bir gümbürtü kopacak
benim yüreğimin hıçkırmalarına karışacak
ardından yağmurlar
koca bir kenti arındıracak…
sahi
yağmurlar mıdır güzel yapan buhranlı havaları
yoksa
buhranlı havaların göz yaşları mıdır yağmurlar
belki de
gri en güzel tonunu alır yağmurlarla
aslında bildiğim ve hissettiğim bir şey varsa
o da
yağmurlar yağarken gri bile bir başka güzel!
hüznümü pekiştirse de güz
ah bu yağmurları her şeye bedel...
( Dilek KARSLIOĞLU )