0
Yorum
0
Beğeni
4,0
Puan
1036
Okunma

Gönül sohbetlerinden nur ve feyiz içerken
Hazan mevsimi bizi yetim koydun da gittin
Engebeli yolları beraberce geçerken
Bir, on altı eylülde gafil gözünden yittin.
İstanbul sokakları adımlarına hasret
Pabuçlarından düşen çamurları özlüyor
Susuz kaldı zambaklar bastı elim hararet
Gözyaşlarından katre inse diye gözlüyor.
Tramvaylar vapurlar neşeyle yürümüyor
Her durakta kokundan bir eser arıyorlar
Bahçende beslediğin hayvanat ürümüyor
Sensizliğin verdiği elemi sarıyorlar.
Suyunu temin eden çeşmeler ağlamakta
İçten, Hamdi senalar edişini özleyip
Sofralar yokluğuna karalar bağlamakta
Duana candan denen âminleri gözleyip.
Çamlıca tepeleri güne başlıyor mahzun
Seherlerinden dua nur ve feyiz akmıyor
Gündüzlerini bile sarmış kaplamış hüzün
Güneş eskisi gibi ışıtmıyor yakmıyor.
Anne ve babamızdan evladımızdan önce
Her derdimize koşan yiğit oğlu yiğittin
Akraba taallukat ahfadımızdan önce
İşini geri koydun bize doğru seğirttin.
Ey sevgili gideli elli iki yıl oldu
Diktiğin fidanların filiz verdi çoğaldı
Dünyanın her bir yanı saraylarınla doldu
Hizmetlerin gel bir gör kayalara kök saldı.
Madden belki yoksun ya manen iş başındasın
Gönül gözü görenler bilip anlıyor bunu
Sade Türkiye değil her ülke taşındasın
Eğittiğin ustalar helva yapıyor unu…
Salih Yıldız…16.09.2011
.
4.0
100% (1)