6
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1799
Okunma

’İstasyonda konuşan iki dilsizdi onlar
ayrılığı söyleyen kara gürültülerde.
şaşkındır buralarda ayrı düşmüş aşıklar.
kış’ın ve silahların beyaz serinliğinde...’/
L.Aragon
I
Şehrin bitmez uğultusunda, içimin avlusunda ayak izlerin
ve suçlu bıçaklarda sızlayan bir yaraydı hayat
yeni günle birlikte kendini kanatan şehirlerde...
Künyemizde sabıkalı aşklar, faili meçhullerin aynı silahlarıydık biz..
yolları da yitirdik bunca hain ayrıklıklar da...
artık hayra yorulmaz hiçbir şey;
ve Musa vurur asasını kızıl deniz yol olur bize-
ardımızda boğulmuş Firavunlar kalır!
II
Hep mağlup başlamışız hayata
galibiyet (y)aşamamışız.
takvimlerin bayat yüzünde
upuzun bir acının içine uzanmışız...
melankolik şiirlerin, şizofrenik sancılarında
paramparça bir geceyi (s)aklar gibi koynumuzda..
Akşamları, morarmış yazlarda
bir serçe telaşıyla, usulca,
ayrılığın sabah etmez gözlerinde
kalmışız yalnızlığın ’vebalı gövdesinde’
ve günlerin dinmez gürültüsünde
daha kaç yalnızlık zulasında hayatın
yorgun çehresine (b)akarak ...
Derken gecenin terkisinde,
oturmuş şiirler yazmışız
birini daha kurtarmak için
ama hangi birini?..
İhtilallerde doğmuşuz
yasak bir akşamın gecekondu sessizliğinde
fikrim hep bir çobanın heybesinde
yoksul çocukların elleriyle tutmuşum sevgilinin ellerini,
herkesin fikrinin uzak bir yerinde..
III
O kentin belleğinde her şey bir kartpostal kadar yalancı
ve ben, bir hiçten fazla değildim soluğumu kesen sabahlarında
İşte o kent, çocukluğumun ve (u)mutsuzluğumun kenti
Çırçır yokuşundan kiralık bisikletimle ’kendimi caddelerine salı verdiğim’..
IV
Bildin ki yetişmez bu ağaç, bu topraklarda
ve bitmez bu yollar böyle yavaş adımlarda...
Senin yüreğin, kanayan bir Erzurum türküsü kadar buruk
ve yerini bulamamış
ve incinmiştir Palandöken, en az senin kalbin kadar..
Oysa anlamın derin kuyularında şairane mısraların
ve acıklı şarkıların
Erzurumlu bir kızın soğumuş masumiyetinde buz tutmuş aşkların
yüreğine uçurduğun ölü kuşların
-Ve yüzünde donuk kışların..
Yüzün ki dökülür aynalardan
yaralanır her şey
gidersin yol, yazarsın şiir, konuşursun söz...
Sonra aldırma dedim:
kimse acısından büyük değildir
kalabalık kuytulardır sana yalnızlığı taşıyan...
IV
Erzurum’un yaslı evleri
tenimde anamın paslı elleri...
Dadaştır, katışıksız tandır ekmeğidir yürekleri ve sımsıcak...
dağılmaz bir efkar taşır türkülere
ve yüze kapanan kapı kadar öfkeli şiirler..
/ Soğuktur; ama herkese mutlaka bir evin kapısı açılır ve ışığı yanar.../
V
Neylersin!
artık ne o varoş aşkları var;
ne de derin kederli adamlar kaldı
Belki bir daha çocuk olmayacağım o kentte
seni ikinci kez sevmeyeceğim..
belki hiç sevinmeyecek çocukluğum eksik bir heyecanla...
belki, kimse mırıldanmayacak acıklı türkülerini eskisi kadar
sen yinede bana, o çocukmuşum gibi bak..
asi ve itaat etmeyen, yüreği yangınlarda,
elleri üşümüş, harflerin kederine sürgün
ve her an ölmeye hazır...
(Birdal ERDOĞMUŞ)
( Not / Çırçır, Erzurum’da bir semtin adıdır..)
5.0
100% (11)