1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1151
Okunma
Kırkıncıyı görür müyüm desem;
Ömrüm bilir.
Ama
Yaşamayı dilerim hani
Bir yastıkta kırk yıl misali.
Yaşadığın toprakla bağın evliliklere benzer;
Kimisi var, doyumsuz bir pınar gibi
İlk gözünü açıp gördüğün
Bir ömür akar gider birlikte
İyi gün de, kötü gün de.
Bağlanır kalırsın kimine çaresizlikten
Sen bıraksan o bırakmaz
Sıdkın sıyrılsa da bin kez
Kurtuluş olmaz hayırsız eşten.
Açlık- işsizlik neyse, bazen de
Sığmaz olduğunda doğduğun yere
Düşersin başka limanlar peşine
Bizimki gibi
EYLÜL’E karşı, bir gece yarısı
Ardında bırakıp ömrünün ilk dilimini
Bir de onca parlak yıldızı.
Yirmi beş yıl önce bu kente merhaba dediğimizde
‘Kimselere muhtaç olmadan geçinelim başka ne isterim’
demiştim.
Dilemedik de bir şey onurlu bir yaşamdan öte
Yıllar geçti, biz iyileştik
Kimseye sezdirmeden sardık yaralarımızı
Bir sen tanıksın.
Gerçek şu ki sana bağlandık
Sılayı gurbet, gurbeti sıla bilecek kadar
‘Gurbet o kadar acı ki’ diyen şarkıya ‘yoo, hiç de acı değil’
diyecek kadar.
Geçilmez denilen sokaklarına ısınıp
İçilmez denilen pınarlarından içtik, geriye dönmemecesine.
Bir tek yıldızsızlığını sorguladım gökyüzünün
Geldiğim yerleri çok özlediğim yaz gecelerinde.
Sana bin minnet,
Yirmi beş yıldır barınıp gönendiğimiz kent
Yaşamımıza kattığın her renk için.
Dirlik düzenine, dostluğuna bereket
Bazen sevinç, bazen hüzün
Yeniden gülen yüzüm
Sevgim, övgüm, sözüm sana
Anla artık,
Yani Mersin.
Şu yalancı dünyada
Sen de şunu bil:
Tıpkı şarkıdaki gibi
Sana gönül borcum var, ödemek kolay değil!
Münevver Özgenç
5.0
100% (2)