3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1155
Okunma
Titriyorum,
çenem kilitlenmiş konuşmamak için
sıkı sıkıya kapamış pencerelerini göz bebeklerim...
Dökülüyorum azar azar koparak hırpalanarak.
Arayışlarda kalıp terkedilmişim birçok kere,
bulamadığım gibi yitirdiklerimin ne olduğunu
varlıklardan bihaber gözyaşlarımda boğulmuşum.
Gelecekleri beklemekle zamanımı
küstürmüşüm ve hala da küstürüyorum.
Küstü...
geçmiyor da gelmiyor da...
Kızıl öfkelerde yoğruluyorum gün sandığınız loş karanlığımda..
Her şey olduğunu bildiklerim
benim yok ettiğim hiçlerdi hep.
Kıvrılıp uzansam gömülüp yanına
üzerimi yapraklarınla örter misin?
beni kabul edebilir misin köküne?
Yalanım ben
gerçek olmaya çalıştıkça zamanın küstüğü
yalan olmaya çalıştıkça silüetleşen benlik.
İki santimlik zamanım var değerlendirecek.
Kopuk
yitik
kirli olabildiğince...
40 sudan geçsen
40 bin tövben olsan da arındıramazsın içimden...
Teşekkür ederim aldıkların için,
bıraktıkların duvarlarımda kaldı
sadece birkaç kutu boyayla örtmeye çalıştığım duvarlarımda.
Ama öyle işlemişsin ki
arada çıkıp hüznümü acıya çevirebilecek
nitelik kazandırmışım sana
bana
küsen zamanla birlikte...
Geri almayacağım verdiklerim kalsın dudaklarının arasında...
Bir kan patlamalık ömürsün yanımda
uçurtmalara bağlayacağım kanatlarını
rahat rahat bulutların denizinde yok ol diye...