12
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1668
Okunma

gündüzdü
yıldızlar devinmiyordu karanlık gecede
akıp gidiyordu sular duraksamadan
evren büyüklüğünde bir ele dönüşüyordu kadın
döne döne çevresinde
solucanlar kuruyordu güneşte
ışıldıyordu kazmasında yazması, teri
birleşip birleşip alevler dağılıyordu yüreğinde
bir avuç kızgın su oldu döküldü yere
kaldırdı başını, tepesinde insanlar tanrı
solucan izi aradı toprakta başını sokuverecek
utandı, utanmaz insanlar adına
kırk düğüm sesini dizdi boğazına
kırk düğümsüz gül çıkardı
ağladı gül
baktı burası İstanbul değil
başka sevişmeleri insanların
sevgilinin boynunda yapay karanfil
ve boyları elektrik direğinden kısa
aslında sevişmek her yerde bir
uzakta sevgiden yüz binlerce yıl
baktı burası ne Paris nede New York
buralarda kadın bir avuç çul
buruşturulur atılır
suyunu biriktirdi kadın
gözyaşı yatağından aşağılara
en ucuna ellerinin
bir sel saldı
sarı ovaya
ova şaştı
acılarını irkti kadın
sevgi donunu giyindi
çıktı döl yatağından
uzattı ayaklarını upuzun suya
çalıştı, arıttı suyu
baktı taşlar su beyazı
tutar akarsu da pislik tutar
hey su! gözlerini iyi aç da gör beni dedi
kimmiş tanrı kimmiş kul
işte adımla soylarımı yüceltiyorum
ermiş el mertebesine
çıktı el yatağından kadın
sevgi donunu giyindi
görmek istedi bütün insanları çıplak
nasıl büyürse bir tohum
gerçek diye haykırdı bir ses
o, masala sarıldı
çekti dünya ipini iğnesine
kan çanağı güneşin batırdı kıçına
sevgi var dedi yüz bininci kez
2 11 1993
5.0
100% (21)