3
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
992
Okunma
zamansız perküsyon silsilesi çağıran
halüsine yanılgılar çekiştirirken
alışkanlık diz boyu kırmızı bahar
buhranı iltihap haddeli o cerahat
aramam, boğup atabilsem o ayazı
sökebilsem taşlarını yıkabilsem mihrabını
sana, aşina gebelikler biriktirirken ’ilk yazı’...
güneş(im) bile üşür, sıvaz tutmaz ağrılar
kavanozun dibi paslı
poyrazdan vurdukça kaygılar
ahir zamanlar uzasın
veya çözülsün ömür ilmeği
ya vakitli gel sevgili
ya bozulsun o akit’in zembereği...
kuzgûni düşler çarpar sarı günlere
matem tanılı suskunluklar palazlanır
ardamarı çatlamış bu hayat konçertosunda
dölek durmaz sanrılar, kabarırım ölesiye
hangi geberesi yanım sağ kalır o zaman
hangi e l i mle dizerim sana mersiye...
derma vurmuş gibi
dar geliyor gayrı, sığmıyor
dünlere sığınan korselere
süblimleşmiş dermanı yok yaralar
figânı duruyor sadece
ömür bileşkesi dermansız
bir ahın ardında adın
ki; o da adımsız armağan
bir çare gölgesine biçâre yazılmış ah ile ahkâm
dağılmış kopmuş konut zinciri, v e r y a n s ı n ahvâl...
ToprağınSesi
5.0
100% (4)