7
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1488
Okunma

ruhumuz öpüşürdü başkasındayken ağzımız ve SU’ların unuttuğu yunus hıçkırıkları vururdu alnıma
gülüşün gelirdi bir düş gibi...
çiçekli elbiseme yama yaptım şiirleri
nöbette uyuyan askerin yediği tokat gibi çıktın karşıma
cinnetin saçlarımı yaktı
parmaklarımı çıtlattım senden sonra
yönümü eksenimi şaşırdım
kocakarı ilaci sürülmüş dilsiz heykeller sokağında
mataramda kızılcık şerbeti
beş taş oynayasım var seninle
sonra sessiz harflerle sevişesim
bir ters bir düz ör ilmeklerini tenime
üvey kalmasın duvarlar bu serüvende
ulu orta yatak duvar öp beni
yarı açık cezaevi dünyada
jetonsuz sesler korosu çığlıklarım
mırıldanmayalı epey olmuş
nabzımı saatler geçiyor
tuzlu bir çarşaf geceden
vav gibi büklüm perdeler
kobay olmuş bedenim
miâdı dolmuş bakire geceliğimin
kezzap yangısı gözlerimden kalkışın
yakan top filminin dehşet dolu fragmanında adımız
iblis ve melek
elif cüzzamlı beli bükük ben gibi
bir gelsen habersiz
dudaklarımın üstünde yerin var
hatıra gömütleri gözlerimi oyarken
biliyorum
’’ben neden soğuk suyla yıkanırken hep sen üşüyorsun sandım !?’’
diyorsun
kanser yıllığına işlenmeden adımız
uyuyalım mı buz dolu küvette...?
ah sevgili !
ısıltı’m dondu,ölmeliyim...
5.0
100% (8)