Hani su gibi git
Su gibi gel derler ya bir an önce kavuşmak adına...
Sana bu gece
Herkesi kavuşturan ama
Kendileri vuslata eremeyen
Biri göklerden yağan
Biri denizlere akan iki sevdalının hikâyesini anlatacağım.


Bu hala ezgileri yürek yakan
Seyduna’ya yangın Şahrud’un hikâyesi...


Derler ki;



Gökyüzündeki bulutlarda saklıymış Şahrud’un gözleri;
Yanarmış ta kavuşamadığı sevdasına
Gözlerine katar hasretin rüzgârını
Günlerce yağarmış
Söndürür diye yüreğinde ki yangını...



Kar eder miymiş bilinmez ama
Yıllar yılları sırtlandıkça
İki ayrı coğrafyanın
İki ayrı yakasına düşen bu sevda dilden dile anlatılır olmuş...



Kulak kesilenler rüzgârın içinde ki türküleri dinler
Kimse söylemese de
Şahrud’un ağladığını bilir
Korkmazlarmış göklerin sessizliği yırtan gürültüsünden...


Yanarmış yanmasına şahrud
Yağarmış günlerce yazgısına da
Duvağını açmak nasip olmazmış yavuklusuna...


Derken dile gelmiş alemler
seslenmişler Şahrud’a;


Ey şahrud
Sen ki gökyüzü gelinisin


Kat bulutlara karışan gözlerini
Sal fırtınalarını yüce dağların uçurumlarına...


Bak;
Hala sevdanın o kök salan dalına tutunmuş Seyduna
Seni bekliyor umarsızca...

Haziran’2009 Aydın...

kızıma masallar...


Aylin Başdemir