Ayyuk’a dikili baş,
Önünde sırf duru aş.
Tam da oynayacak yaş,
Mevlam vermiş bir sol kaş...

Erken ağrımış başı,
Dolanıp bulmuş aşı,
Tutmuyor henüz yaşı,
Seğiriyor sol kaşı...

İnmesin hiç dik başın,
Helaldir lokman aşın.
Ufak olsa da yaşın,
Yakışıyor sol kaşın...

Gailesi başına,
Her dem ortak aşına.
Bunca küçük yaşına,
Kurbanım sol kaşına...

Çeviriyor başını,
Yutkunuyor aşını.
Salıyor göz yaşını,
İndirip sol kaşını...

Dört nüfus var başında,
Haramı yok aşında.
Henüz on dört yaşında,
Sitemi sol kaşında...

İşmar eder başıyla,
Oynanmasın aşıyla.
Münasiptir yaşıyla,
Can alan sol kaşıyla...

Atıverdi başından,
Kesti verdi aşından.
Beklenmezdi yaşından,
İnmeyen sol kaşından...

Üç kardeşin başıdır,
Ekmeğidir aşıdır.
Delikanlı yaşıdır,
Sırdaşı sol kaşıdır...

Akıl yer etmiş başta,
Eti görmemiş aşta.
Hem bunca küçük yaşta,
Sitem hakkın sol kaşta...

Tanrım yaratmış baştan,
Yoksun koymasın aştan.
Daha bu küçük yaştan,
Ürkütüyor sol kaştan...

Çile gelmeden başa,
Haram katmadan aşa.
Güzelim sen çok yaşa,
Tutkunum o sol kaşa...

Ne kadar ağır başlı,
Sofrası sade aşlı.
Gözleri içten yaşlı,
Hesap sorar sol kaşlı...

Lekesiz açık başla,
Sorunu yalnız aşla,
Tatmadığı şu yaşla,
Ağlar durur sol kaşla...