1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1940
Okunma

beş asır
aktı su gibi
vakit dönüş vakti
gitmek mi
kalmak mı zor
drama köyleri hep anadoluya
mübadele bu
pontus mahmatlıya
yanaştı kavala limanına görkemli gemi
tütün gözlü kızlar
dramalı kadar mert kızanlar
analar babalar dedeler
nineler
sökemedikleri hatıralarıyla
taşındı anadoluya
kimi trenle ulaştı menzile
tonga istifi gibi
hedef izmitte buluşmaktı
muhtar ve azası öyle söylemişti
heyhat
ördü kader ağlarını
koca gemi süzülürken karadenize
iki yaslı gönül
ıssız beldede
teker teker kapadı kapıları
bütün hayvanlar salındı çayıra
yaşlı gözler baktı rodopların karlı dağlarına
defne ormanlarının şifa zerreciklerini
çektiler defalarca içlerine
beyaz benekli aygır okşandı
bilmem kaç kerre
muhtar
gözleri ile işaret etti
mahdumuna
at bin
duymadın mı at bin
çatlatırcasına koşdurdular
beyaz kanatlı
pegasusları
komşu köyün istasyonunda yakaladılar
hüzün trenini
bıraktılar beyaz kısrakları yemyeşil meraya
son vagona yetişen nemli bakışlarla
eller sallandı
kişneyen beyaz atlara
acı acı yükseldi
trenin homurtuları gökkubbede
zoraki hareketlendi şimendifer
avuç içinde ıslanmış
demirden bir mühür
bıraktı kendini
trenin penceresinden
kara bahtlı bir suyun
titreyen uğultusuna
mahmatlıda bir muhtar
en son muhtar
son muhtar
nemli bakışlarla