5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1603
Okunma

-Nilay ve Ayşe’m-e
onlar çok iyi biliyorlar...
baharın gelmediği bir kentte, mevsim nasıl ılımanlaştırılır...
ve elektrikler (günlerce) kesilince nasıl tırnak yenir ve inadına nasıl gülünür...
özledim... bilin istedim...
Her şey Bir Baharla Başladı...
Ve sen bahardın...
Ve sen Bahar olunca...
Her şey bahardı...
Gözlerin uçan kelebekleriydi gökyüzümün,
açan tüm çiçeklerdi gülüşün...
Adım attığın yerler yeşile çalar da;
kıskandırırdı kahverengileri...
Gökkuşağı olurdu saçının rüzgârda salınışı...
Yaz yağmuru tenine özenirdi de
Tutturamazdı ipeksi dokunuşunu...
Uçurtmalar uçar sanırdı;
kirpiklerinde kaybolan yakamozlar
bilemezlerdi ki ne zaman uğrar dolunay,
gözbebeklerinin derinliklerine...
Kaybolan çocuklar olurdu parmakların,
okulun ilk günü yolunu şaşırmış sanırdın
teninde gezinirken masum masum...
Havada uçuşan melodiydi sözlerin...
insanın derinine işleyen..
Büyüleyen...
Ve giden...
Ve peşinden gelinen...
...
Özledim canan...
gözlerin...
gülüşün...
endamın...
saçının rüzgarda salınışı...
teninin kokusu, ipeksi dokunuşu...
kirpiklerin...
içinde mehtabı gizlediğin gözbebeklerin...
parmakların...
ve... sözlerin...
Soruyorum şimdi canan...
Hangi mevsime gizlendin...
Özlüyorum ölesiye...
ben hangi mevsimdeyim sen NERDESİN?..
Özlem UZUNLAR
ikibinsekiz
5.0
100% (3)