27
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1157
Okunma

Susmasını da, hiçte bilemez
Çöl fırtınaları; hırçınca estikçe, kor yüreğinde
Delidir zaten bu gönül, hiç de dinmez
Çırpınır da durur, yaptığı hep kendi kendine
Nefesi boğazında, zorluca da tıkansa bile
Dinmez ki, bir türlü ızdırabı
Dünyalar da, neyine
Elem ve hüsran yağmurları yağar
üst üste!
Hicranlarla da, kol kola kardeş gezer
Acıyı bile çook... Uzaklardan hemencecik sezer
Gönül’ün isteminin büstüyle süsler gidişini
ölümüne
Yüreğini de, bin heyecan fırtınası da, ha bire ezer
Kimliğini siler
Mendiller yetmez, gözün akışının elemine
Yangındır o, gökler üstü muhteşem sevgisine
Döner özlem çölünde, hasretin ateşiyle
İnler, istemin güdümüyle.
İnadınadır hayattan kaçışı, işi yoktur Ayşe’siyle
İlla ki; gönlü yangınadır, kavurmasının isteminde
Takat kalmamış ayakların, sürünüşü bile bir tek söz ve yemine
Hayatı ki, o da ne?
Yalvarışları da artık, yeri ve göğü de inletir
Dayanılmaz garibin
Hasretim sana; o tüm varlığının güzelliğine, demesine
Tüm nimetlerse önünde, o hala açlığına gebe
Yıkılır yere, başını toprağa sürter de sürter
Medetler ister!
Tüm yaşamında ki bu hırçınlıklar, acaba değer mi ki?
Çokça!
Eğer; bu dünya semerini taşımak isteminden, bir sıyrıla bilirse
Gurur, kibir ve nefis canavarını yenebilmekse, zaten içinde
Yalvarır da durur
Yaratana!
Al beni de yanına; ne olursun, ben sana gelebileyim tüm imanımla?
Bu dünyalıklar ki, benim de neyime?
İçim de uzakta kalsın, tümden benliklere
Verde benden; çok ıraklara gitsin onu, "ONCA" isteyenlere...
(06.06.2011)AZAP...
5.0
100% (24)