1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1234
Okunma
Dağ Gülü
Su öyküsüyle birlikte akar
Her çiçekte gizli bir hüzün
Yaralanan hep duygulardır
Hain bir kelimedir acaba(?)
Düşer yüreğine aniden
Ayakları dolanır ev yolunda
Köşeyi dönersin telaşla
Bir oh çekersin ev karşında
Kolun kalkmaz kapıyı çalmaya
Kalmamış sanki mecalin
Titreyen parmaklarının arasında
Anahtar açar kapıları
Bir kasırga eser savrulursun
Sessizliğin gürültüsünde
Sağır olur kulakların
Ne bir ses, ne bir nefes
Odalar boştur, eşyalar perişan
Resimler yerlerde, kırık çerçeveler
Duvarlar gözyaşlarına boğulmuş
Aldanışını anlatıyor yüreğin
Şaire şiirler yazdıran aşk firarda!
Dayanacak bir gövde arayışı
Tutunacak dalların kırılışı
Götürdü onun olmayan ayakları
Derin uçurumun kenarına
Kök saldı kayalara
Düşündü başı ellerinin arasında
Midesinden ağzına yükselen zehir boşaldı
Kirpiklerinden yanağına süzüldü yaşlar
Hafifledi, rahatlamıştı sanki
Aşağılara daldı gözleri
Sakin denizin
Kumsalı okşayan dalgacıklarına
Arındı marazlı düşüncelerden
Ruhu huzuru buldu
Allah’ın verdiği cana kıymaktan kurtuldu
Yaşamak bir ırmak gibi akacak yeniden
Aşağıda dalgacıklar kumsalla sevişiyordu
Kalkıp gitmek geçti içinden
Evin yolunu tutmalı
Yorgun gözleri dönüş yolunu baktı
Doğanın dokuduğu yeşil halıya uzanıp
Kokulara sarılıp uyumalı…
Yekinip kalktı kayalara tutunup
Uçurumun kenarında
Bir kayanın çatlağında
Yüz bir renkli o özel çiçeği gördü
“ Adın nedir senin güzelim?”
Diye sordu yaralı şair
Kayalarda uğuldayan rüzgar cevapladı;
“ Dağ Gülü’dür onun adı
Hoş kokulu, narindir ama çok güçlü
Korkutamaz onu uçurumlar
Ne fırtınalar, kar ile boran
Yıldıramaz onu sarp bu sarp kayalar,
Meçhul bir yaşam abidesidir “ O! ”
Adı “ Dağ Gülü…”
Yüz bir renkli cesur çiçek!
Dağlarda açan gülü hiç solmayacak”
Dersini almıştı şair
Şimdi yaşamak ve yazmak zamanıydı.
Dinmez Er / Çeşme / 2011.06.01 /
5.0
100% (1)