11
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1866
Okunma

sen olmayan zaman diliminde
kelimelerim çıplak
yavandı kalem
sen kadar yalnız yüreğim
şehr-i İstanbul kadar kalabalık
gözlerime mil çeklidi
senden önce yâr
kalbim en acımasız ablukasında nefere bürünürken
yüklemi olmayan sessizlik özneleri oldu
gül köklerini söktü alyuvarlardan
gri semadaki yağmur damlalarını toplayıp
köküne kibrit suyu döktüm gökyüzüne
rengarenk gökkuşağını alıp bohcaladım
ellerim soğuk
gözlerim solgun
çorak coğrafyada filizlenen ekmek arası özlemlerde düş ambarı
sen
yamalı yırtık bir uçurtma
ben
peşinden sürüklenen bir cocuk
üstü başı kirli
dili lâl
bedenini tuzlu sularıya yıkayan
gök çok uzak
yaralı bir sol yan
ve
her bir yara irinli
söksem kabuk bağlanmışlıkları
kapamaya çalışsam yaralarımı
öteki yanım kanamaktaydı hep
kapatamadım boşluklarımı
içime kefenleyim gömsem suskunluğumu
tuzlu sular sobelidi yamalarımı
senden önce koca bir boşluk
koca bir kan kırmızıydı yüreğim
gölgeli yüzüm
mora boyanan dudaklarım.
her bir adım uçurumun kenarında
Azraille vals yaparken
küçüklüğüm yürüdü hep önden
önüm arkam hiçlik
sağım solum uçurum.
kanamalı bir gece
kara peçeli şehre her taktığım gümüş pul yalnızlıkla soldu
’mim’ gibi eğildi ruhum
sığamadım
yerleşemedim aşkın tek hecesine
yalnızlık dar-ı acun kadar büyüktü belki
tanımsızdı Şems
toprak parçası yoktu sensizliğimi serecek
kurutacak
kara bir perdeden koca bir ’ben’ düştü bana.
durduğum her safta yenilgiyi gögüsledim.
ye`s duvarlarına çarptım ruhumun çehresini
kırıldım.
incindim...
avuttum yüreğimi kendimin bile inandığı yalanlarla
renksizliğim, yetimliğim gebe kaldı
kırık bir ayna parçasına özendim
kırıldım binbir parçaya
kanadım bir serçe ıslaklığıyla
yüreğimden sızdı kimsesizliğim
tel örgülerle çevirdim etrafımı
sesli harflerimi yitirdim sessiz çığlıklarım da velhasıl!
vakit ’tamam’ di sen geldin cancağızım.
Marmara kokan düşlerime doğdun
solmuş bir gül’e cansuyu verdin
nadasa bırakılmış topraklarıma sağdırdın yağmur sağanaklarını.
yüreğime giydirdiğim hicran gömleğime inat
vaftizledin yüreğinin kevserinde
dudak kenarlarımda kalan özlem yanığı sözcüklere inat
sen oldum yavaş yavaş
canhıraş çığlıklarımda yitirdiğim kalemimi yeniden hayat verdin cancağızım
küf kokan yüreğimi
avucunda açan sevda çiçekleriyle sıvadın
hüsnüyusuflar yeşerdi zenci köllerimde
ve
sen geldin cancağızım
sus(ma)lara kör kuyalara attım gayri.
her bir nefesimde benliğimi azad eyledim
kıblegâhım sensin cancağızım
güzergâhımın sonu sen
susuzluğum sessizliğimi feshetmeye niyetlendi
fecr bir vakit de
gayri
ne ben
ne sen yok cancağızım
’ biz’ oluyor beyaz duvaklı kağıtta cümlelerim
cebimdeki hacıyatmazlar
sen kokan Marmara’nın eteğinde
dinmek bilmeyen acılara tuzlu suyun teskin ederken
İbrahim gibi yanmaya beş gece
saldım yüreğime yuva yapan kırlangıçları
serabına susadım Yunus’a büründüm
’mim’ halimle sustum yâr
kül oluyorum avuçlarında cancağızım
aşık olmaktan vazgeçtim âşık’a döndüm yâr
yalnızlığın esaratinden kurtulup
ben ’sen’ olurken
sen ile ben ’biz’ olduk cancağızım
cansuyum
gordion
26/05/2010
5.0
100% (12)