0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1362
Okunma

yangın sokağının karakedisinin
sahne-i hicab-ı ali’sine buyursunlar efem
duyulsun bugün neşemiz gamdır
sazendelerin dudaklarına varan taamdır
kemale erdik desek de
özümüz hamdır..
gramafon zamanıydı dedi karakedi
kollu taşpılaklı kırkbeşlik
tatyos efendiden
hicazkar bir curcunadır salındı sokağın sakin diline
“mani oluyor halimi tasvire hicabım
üzme yetişir üzme firakınla harabım..”
ali osmanın sağım sağım sağılmıştı
damarlarındaki kızıl kanı
yeni zaptiye nazırı
hacı hüsref effendi
tövbelere geçirerek
yedi düvelin sefiriyle
aynı masaya kurulmuştu
rakı kadehinde balık gözü kudurmuş
savaş dörtkoldan sunulmuş
deli danalarca boynuzluyordu
memaliki osmani
alaman postalına sığdırılmış
bir garabetti
yemenden kaçış
kafkasta duruş
çanakkalede vuruş..
bağdat demiryolları şimendiferi
çevresindeki
koca çınarları bir solukta korluyor
horluyor
zorluyordu sarıkamış siperleri
kış bastırmış
yün çoraptan işlemişti
ayazı tepelerin
onbinlerce donuk el
parmak
tırnak
gümüşi mehtabla
dualaşıp kapısın zorlamıştı
cennetin
cehennem buz kesmişti…
Istanbul sakin
şişli deli divane
divana yayılmış bir alay meczup
olmuş şahane..
urumeli yanmış dökülmüş
kibelistan harabe
harp nazırına sordular
baltıktan çindenizine
ipeklenmiş yolların
bekçiliğine soyunur musun
varmısın aslanların artıklarına sulanmaya
çakallıkla doyulur musun
yediler yudular
ellerini hava kaldırıp
yasin okudular
cami cami kıble kıble
kibeleye
bakamadılar
iki yalan bir doğru
etmedi hiç
pahitat bozguna hazır
heryer
mebus
nazır
bir kalemde çizildi kaderi
ermeni tebanın
hamidiye kalıntıları
asakiri muhammediye alıntıları
aşka gelip
saldırdı köşe bucak
dere tepe
kol ayak
gövde bacak
savruldu
bir uçtan diğerine
halebin arşınını
şamın tarçınını
ölçüp tadmadan
açlık iki kemik bir deri
çadır altı yatmadan
çöller yol oldu
yollar gözü yaşlı dere
isyana kalkanların vuruldu boynu dibinden
mavzer atanların
kırıldı tüfeği
düştü kabzası
silindi hafızası
ölüm vız geldi bu vahşete
dirim çürüdü
lime lime
bu kıyıma mana veremedi
kibele
acılarla yoğrulu
bacaklarını açıp
gömdü tenine
kurumuş damarları
bir gün gelirde
filiz verir diye..
karakedinin gözleri kayboldu
deli ineğin kaşın ortasında
cüzzama yakalanmışcasına
döküldü etleri
avutları
kemik doku
hüzzam bir taş pilak yerleştirdi
bimen şen’den
Haleli gözlerin hayale döndü
Müziksel düttürü
bir bir söndürdü
garabet kilisesinin mumlarını
ve sustu karakedi
karagözyan yetimhanesinde büyüdüm dedi
deli inek
memelerinden akan sütü yalarak sakin
ne anamı bilirim
ne dede
ecdadım karstan
vandan sürgün
gitmiş
bilinmez o yere..
gümüşyan vakfından üçbeş akçeye sığınıp
evlatlık edinmiş
viyolet anam beni
gizlemiş
bahçesindeki ahırda
dilsiz inlemelerimi
sağmal memelerimi..
bütün sokağın yetim bebelerine süt
kaymak
yoğurt çökelek olmuşum
tersim gübre
metan gazı salarım
sağır sultaniyegaha bile..
kurbanlık
adaklık değilsem
günde üç öğün sağılan memelerime
dışkıma
fışkıma
duacıyım
duacı..
eğer bu uğurda dikersem
havaya mor şalları
abide i hürrüyete serpin küllerimi
sarkise anıtlamayın beni
adaklamayın
dilimi
yenimi
tenimi..
dedi ve karabaşlı memelerini kocaman diliyle
yaladı yıkadı
bugünlük bu kadar deyip
musluğu tıkadı..
inekleri örgütleyip
öğütleyip
söğütleyip
soyutladığı
bilinse de deli ineğin
süt dolu kovaya sıçtığı söylense de
inanmadı karadeki
kovadaki yeni sağılmış
sıcak köpüklü sütü çekti
diliyle şapur şupur
yudumlarının tadı
damağına dizdi
ve
atladı birden
kiremitleri kalaylı
saçakları alaylı
özgürlüğe sevdalı
kızgın dama
kızgındamdaki karakedi
kızardı
kızar
kız
kız kulesine yöneldi bakışları
deniz mavisinde nehirleşti
akışları
ılık bir sancıyla irkildi hayaları
kıyam gününedek
kısır kaldı
rüyaları
Volkan Kemal
Bu şiirsel öykü, düşleri kısırlaşan, isyanla umudlaşan, köklerine ulaşanlara adaklanmıştır.
5.0
100% (1)